Kur’an-ı Kerim nâzil olduğu günden beri insanların yaşamına yön vermiş günlük hayatlarını şekillendirmiştir. Müslüman âlimler Kur’an üzerinde farklı alanlarda çalışmalar yapmış insanların yaşamlarını kolaylaştıracak, şekil ve yön verecek yorumlarda bulunmuşlardır. Toplumsal yaşamın hukuki kuralları da yine Kur’an çerçevesinde ondan istinbat edilen hükümler çerçevesinde oluşturulmuştur. Ebû Hanîfe ve talebeleri de Müslüman toplumun sosyal yaşamdaki kurallarını Kur’an çerçevesinde oluşturma gayretini göstermişler ve bunda da muvaffak olmuşlardır. Diğer bir deyişle Kur’an’ın hüküm içeren âyetlerinin zamana şartlara ve mekâna uygun olarak, Kur’an’ın ruhuna ters düşmeksizin tefsirini yapmışlardır. Ebû Hanîfe ekolünün Kur’an’ı tefsir ederken dayandığı esasların kökeni tabiîn ve sahâbenin görüş ve içtihatlarına dayanmaktadır. Her ne kadar Ebû Hanîfe’den bizlere ulaşan bizzat kendisinin yazdığı eser olmasa da ona isnat edilen eserlerde, İmam Muhammed ve İmam Yûsuf gibi öğrencilerinin kaleme aldıkları kitaplarda ekolün tefsirdeki kökenlerini görebilmekteyiz. Ebû Hanîfe ekolü tefsir ilminden ziyade fıkıhta meşhur olmuştur. Bu hususiyet ekolün tefsir faaliyetlerinin tanınmamasına veya az tanınmasına sebep olmuştur. Makalede bu kökenleri tespit ettikten sonra mezhep imamlarının kaleme aldıkları tefsir ilmiyle alakalı seçtiğimiz bazı çalışmaları IV. asırdan itibaren vermeye gayret ederek ekolün Kur’an tefsiri sahasındaki çabalarını göstermeye ve var olan müphemliği izale etmeye çalışacağız.
The Qur’an has shaped the life of the people since the day that he was the Nazil. Muslims have found comments on the Qur’an in different fields that will make life easier, shape and direction. The legal rules of social life are also established in the framework of the Qur’an in accordance with the provisions of it. Abu Hanif and his demands also showed the effort to establish the rules of the Muslim community in the social life in the framework of the Qur’an, and in this they have been confessed. In other words, the Qur’an’s ruling verses have been interpreted in accordance with the terms of time and place, and the spirit of the Qur’an has not been distorted. The Qur’an is the Qur’an, the Qur’an is the Qur’an, the Qur’an is the Qur’an, the Qur’an is the Qur’an, the Qur’an is the Qur’an, the Qur’an is the Qur’an, the Qur’an is the Qur’an. If we do not know the truth, we will know the truth; if we do not know the truth, we will know the truth; if we do not know the truth, we will know the truth; if we do not know the truth, we will know the truth; if we do not know the truth, we will know the truth; if we do not know the truth, we will know the truth. He was more famous than the wise of the wise. This particularity has led to the unrecognition or minor recognition of the activity of the ecologist. In this article, we have identified the origins of some of the works we have chosen in connection with the interpretation of the knowledge that the religious imam received in the pencil IV. We will try to give from the century to show the efforts of the ecologist in the field of the interpretation of the Qur’an and to illustrate the existing mutuality.
Alan : Eğitim Bilimleri; Güzel Sanatlar; İlahiyat; Sağlık Bilimleri; Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler
Dergi Türü : Ulusal
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|