Günümüzde pek çok devlet, ülkelerinde yatırım yapan varlıklı bireylerin, o devletin vatandaşlığını kolaylaştırılmış biçimde kazanmasına imkân tanıyan bazı programlar geliştirmektedir. Mukayeseli hukukta bazı devletlerin hukuk nizamlarında yatırımcılara, öncelikle ilgili ülkede ikamet etme hakkı verilmekte, vatandaşlığın iktisabı ise söz konusu ikamet şartı ve öngörülen diğer şartların karşılanmasından sonra gündeme gelmektedir. Buna karşılık başka bazı devlet ve yönetim uygulamalarında ise ikamet ve diğer şartlar aranmaksızın, yatırımcıların doğrudan vatandaşlık kazanabilmelerine imkân tanınmaktadır. Yatırımcı vatandaşlık olgusuna ilişkin doktrindeki eleştiri noktasını, temeli Uluslararası Adalet Divanının Nottebohm kararına dayanan, birey ile devlet ve toplum arasında gerçek bir bağ kurulamaması oluşturmaktadır. Türk hukukunda yabancı yatırımcıların Türk vatandaşlığını kazanmalarına imkân sağlayan düzenleme, yakın zamanda, 5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanununun 12. maddesinin birinci fıkrasına eklenen (b) bendiyle kabul edilmiştir. Doktrindeki temel eleştiri, Türk hukukunda söz konusu düzenlemeyle uygulamaya konan bazı yatırım türleri bakımından da geçerlilik arz etmektedir.
Alan : Hukuk
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|