Felsefe tarihinin muhtelif metinlerini yapıbozuma uğratan Derrida, geleneğin söylediklerinin ve sustuklarının, vurguladıklarının ve görmezden geldiklerinin, altını ve üstünü çizdiklerinin izini sürerek onun hiyerarşik karşıtlıklarla karakterize olan yapısını deşifre eder. Söz-yazı, gösteren-gösterilen, özne-nesne, ruh-beden, akıl-doğa, erkek-kadın vb. kutupsallıklarında daima karşıtıyla asimetrik ve hiyerarşik bir ilişki kuran başat kavramların, nasıl ve hangi nedenlerle egemenlik kurdukları, aynı zamanda geleneğin topyekûn bir eleştirisi anlamına gelir. Bu kapsamlı eleştirinin yalnızca bir veçhesini oluşturan cinsiyet farklılığı ya da kadın-erkek ikiliği ise bu çalışmanın temel ilgisini yansıtmaktadır. Bu ikilik bağlamında bu çalışmada Derrida’nın dekonstrüksiyon stratejisi ve différance düşüncesinin cinsiyet farklılığı açısından nasıl bir açılım sağlayabileceği üzerinde durularak olanaklı bir politikanın neliği tartışmaya açılacaktır
Derrida, who is building the varied texts of the history of philosophy, decrypts the structure that is characterized by hierarchical contradictions of what the tradition says and quiets, what they emphasize and neglect, what they draw gold and above. The word-writing, showing-looking, substance-object, spirit-body, mind-natural, man-woman, etc. The main concepts that always establish an asymmetrical and hierarchical relationship in their polarities, how and for what reasons they establish sovereignty, also means a topical criticism of the tradition. The gender differences or gender twins, which form only one part of this comprehensive criticism, reflect the main interest of this study. In the context of this bilateral, this study will open to discussion on how Derrida’s deconstruction strategy and the différance thought can provide an opening in terms of gender differences.
Field : Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler
Journal Type : Uluslararası
Relevant Articles | Author | # |
---|
Article | Author | # |
---|