Genel olarak özgürlük ve güvenlik arasında sürekli bir gerilimin var olduğu görüşü, özgürlük ve güvenlik dengesini açıklamakta kullanılagelen temel varsayımdır. Kural olarak özgürlük ve güvenlik arasında bir dengenin varlığı, hem temel hak ve özgürlüklere saygının sürdürülmesi hem de güvenliğin devlet ve bireyler açısındaniyi şekilde sağlanması anlamına gelmektedir. Ancak devletlerin terörle mücadeledeki temel yanlışlıkları, herhangi bir terör riski söz konusu olduğunda güvenlik tedbirlerini artırırken özgürlüklerde belli bir kısıtlamaya giderek dengenin bozulmasına yol açmalarıdır. ABD’de 11 Eylül sonrası yürürlüğe giren, kolluk güçlerinin soruşturma ve araştırma yetkilerinin oldukça genişleten, ev ve işyerlerinin habersiz aranmasını yasallaştıran, kişilere ait finans, sağlık ve eğitim ile ilgili kayıtlara izinsiz giriş yetkisi veren, iletişimin denetlenmesi ve internet iletişimini izleme dahil elektronik gözetim alanlarında da yürütmeye geniş yetkiler tanıyan, yargısal denetimi zayıflatarak yürütmeye oldukça geniş yetkiler tanıyan ve yürütmeye herhangi bir politik grubu terörist olarak tanımlamaya imkan sağlayan Patriot Kanunu, denge yaklaşımındaki yerleşik anlayışı bozmamıştır. ABD’de yürürlüğe giren anti terör kanunları, terörü önlemeye yönelik olarak tasarlanmış olsa da terörizmle ilişkisi olmayan ABD vatandaşlarının, azınlıkların ve özellikle yabancıların özgürlüklerinde ciddi kısıtlamalar getirmiştir. ABD, bir taraftan terör eylemelerini önlemek isterken diğer taraftan masum insanların haklarını da ihlal etmiştir. Özellikle elektronik gözetim alanında yürürlüğe giren düzenlemeler kişilerin özel yaşamına müdahale ettiği yönünde ciddi eleştiriler almıştır. Birey ve devlet güvenliğini sağlamaya yönelik yürürlüğe konan Patriot Kanunu, özgürlüklerde ciddi kısıtlamalar getirmiş ve özgürlük ve güvenlik arasındaki dengeyi özgürlük aleyhine bozmuştur
Alan : Hukuk
Dergi Türü : Ulusal
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|