Her çağın ve toplumsal yapının kendi şartlarına göre eğitim ortamları oluşmaktadır. Bu nedenle, tarım toplumu ile sanayi toplumunun eğitim ortamları birbirinden farklıdır. Bir toplum yapısından diğerine geçerken, yerleşim yerleri değişirken, eğitimin içeriği ile birlikte yöntemleri ve formları da değişmektedir. Tarım toplumundan sanayi toplumuna geçiş sürecinde eğitim belirli bir sınıfın çocuklarının özel ortamlarda edindiği bir beceri olmaktan çıkmıştır. Daha geniş grupların sınıf ortamlarında kitle halinde eğitim ve öğretim alma sürecine dönüşmüştür. Bilim ve teknolojinin gelişmesiyle birlikte üretim ve iletişim biçimlerinde de çok hızlı bir değişim yaşanmaktadır. Bu süreçte kırsal bölgelerden kentlere hızlı bir göç yaşanmaktadır. Kentlerdeki sosyal ve kültürel hayatla beraber, mekânların da değişimi kaçınılmazdır. Böylece yeni bilgilerle beraber, yeni eğitim teknolojileri ve eğitim ortamları da bu değişime ayak uydurmak durumundadır. Demokrasi kültürünün yaygınlaşmasıyla beraber, eğitimde dikey ilişkiler yerine yatay ilişkiler daha önemli hale gelmiştir. Bu makalede geliştirilen yeni yaklaşımlar doğrultusunda, kent hayatının daha sağlıklı sürdürülebilmesi için eğitim ortamları ile uyumlu bir biçim alması gerektiği savunulmaktadır. Bu amaç doğrultusunda, geleneksel eğitim sistemi ve ortamlarından farklı olarak günümüzde okulların taşıması gereken özellikler tartışılmaktadır.
Alan : Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|