Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunda düzenlenen ve limited şirket ortaklarının şirketin amme borçlarından olan ödeme sorumluluğuna ilişkin “Limited Şirketlerde Amme Borçları” başlıklı hükmü, aynı kanunda düzenlenen “Kanuni Temsilcilerin Sorumluluğu” ve Vergi Usul Kanunda düzenlenen “Kanuni Temsilcilerin Ödevi” başlıklı hükümleri ile Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenen “ortakların şirket borçlarından sorumlu olmadıklarını” belirleyen “Kavram” başlıklı ve “şirketin borçlarından sadece mal varlığı ile sorumlu olduğunu” belirleyen “Ortakların Sorumluluğu” başlıklı hükümleri karşısında çok özel ve istisnai bir düzenleme niteliğindedir. Hükmün benzer düzenlemelerden ayrıksı olması fakat bu benzer hükümlerle birlikte işlemlerde uygulanması zorunluluğu, pratikte hukukun ya da hukuksuzluğun tecelli etmesi bakımından ilginç sonuçlar yaratmaktadır. Bu kapsamda konu hakkında nihayetinde verilmiş olan Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulu kararı da hukuki bir çözüm olmaktan öte, Karara muhalif olan üyelerin verdikleri ayrışık oy şerhinde açıklandığı gibi, Kararın uygulanması halinde, limited şirketlerde aynı anda hem ortağın, hem de kanuni temsilcinin takip edilmesi ve aynı maddi olaya iki farklı kanunun uygulanması nedeniyle bir hukuk devletinde asla varlığı kabul edilemeyecek nitelikte olan kişilerin hukuksal güvenliklerini ihlal eden bir kisveye bürünmüştür. Makalede konu ayrıntılı irdelenmiş ve söz konusu yasa kurallarının girift yapıları da dikkate alınarak olan ve olması gereken çözüm boyutlarının ortaya konmasına gayret edilmiştir.
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|