Sanayi Devrimi ile birlikte hayat kentlere kaymıştır. Yaşamın, ekonominin ve değişimin merkezi olan kentler dünya nüfusunun büyük bir kısmını barındırmakta ve daimi olarak göç almaktadır. Kente göç edenlerin kent aidiyetlerinin bulunmaması ve kentin yerlilerinin de kentin değişmesi sonucunda aidiyet duygularının sarsılmasıyla kentlerde huzursuzluk başlamıştır. Bu durumda kente aidiyet duygusunun oluşturulması hem göç edenler hem de kentin yerlileri için en doğru çözümlerden birisi olarak ortaya çıkmaktadır. Kentli kimliğini yaratmak ve canlı tutmak için önkoşul kentin veya o kentin ilçesinin gelişimini ve serüvenini canlı tutmaktır. Bu durum kent kimliğini ayakta tutacak ve aidiyet duygusunu pekiştirecektir. Bunu başarmanın en kolay yolu ise kent müzelerinden geçmektedir. Kent müzeleri önemli kişilikleri, savaş kahramanlarını veya siyasi kişilikleri anlatmaz. Kent müzelerinin figürleri o kentin sıradan yaşayanlarıdır. Kent müzeleri sivil tarihtir ve bu tarih yerel ve sıradan insanlar tarafından ortaya konmuştur. Bu makalede kent müzelerinin önemi ve Türkiye’de geçmişten günümüze kadar kurulan kent müzeleri incelenecektir. Aynı zamanda şu sorulara cevap aranacaktır: Eyüpsultan ilçesinde kurulması planlanan kent müzesi kent ve ilçe için yararlı olur mu? Bu ilçeye Kent Müzesi kurulması kente ve ilçeye aidiyeti pekiştirir mi?
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|