Kullanım Kılavuzu
Neden sadece 3 sonuç görüntüleyebiliyorum?
Sadece üye olan kurumların ağından bağlandığınız da tüm sonuçları görüntüleyebilirsiniz. Üye olmayan kurumlar için kurum yetkililerinin başvurması durumunda 1 aylık ücretsiz deneme sürümü açmaktayız.
Benim olmayan çok sonuç geliyor?
Birçok kaynakça da atıflar "Soyad, İ" olarak gösterildiği için özellikle Soyad ve isminin baş harfi aynı olan akademisyenlerin atıfları zaman zaman karışabilmektedir. Bu sorun tüm dünyadaki atıf dizinlerinin sıkça karşılaştığı bir sorundur.
Sadece ilgili makaleme yapılan atıfları nasıl görebilirim?
Makalenizin ismini arattıktan sonra detaylar kısmına bastığınız anda seçtiğiniz makaleye yapılan atıfları görebilirsiniz.
 Görüntüleme 18
 İndirme 1
Halifenin Yokluğunda Hilafet Tartışmaları: 150'’lik Rıza Tevfik’in Amman'’dan Londra’'ya Gönderdiği Bir Mektup Üzerine
2009
Dergi:  
Divan: Disiplinlerarası Çalışmalar Dergisi
Yazar:  
Özet:

19. yüzyılda Avrupalı büyük devletlerin kıta dışına taşan siyasî ve iktisadî hâkimiyet kurma çabaları, Asya ve Afrika’daki muhtelif Müslüman toplulukların kolonileşmesiyle neticelenmişti. Yüzyılın son çeyreğinde siyasî müstakilliğini koruyan az sayıdaki İslam devletinin en büyüğü Osmanlı Devleti idi. Bilhassa Sultan II. Abdülhamid devrinde Osmanlı sultanının müstemleke vaziyetine düşmüş muhtelif İslam toplulukları nezdinde İslam halifesi olarak itibarı arttı. Bundan endişeye kapılan İngiliz metropol ve koloni idarecileri, Osmanlı hilafetinin meşruluğunu tartışmaya açacak yayınlara başladılar. Öte yandan, Osmanlı siyasetinin meşrutiyet ve anayasa taraftarı muhalif yerli aktörleri de, bir iç politika enstrümanı olarak da kullanılan hilafetin nüfuz ve itibarını sınırlama planları geliştirmekteydiler. Ancak, II. Meşrutiyet’in ilanı sonrasında iktidara gelip otoriter bir idare kuran İttihad ve Terakki Cemiyeti hükümetleri, II. Abdülhamid’in İslam Hilafeti eksenli nüfuz politikasını ülke içi ve dışında sürdürmeyi tercih etti. İTC ile yollarını ayıran liberal ve seküler eğilimli Batıcı fikir ve siyaset adamları ise hilafet müessesine yönelik şüphe ve tereddütlerini artarak dile getirir hale geldi. Bunlardan biri olan Rıza Tevfik, gerek Meşrutiyet devrinde gerekse Türkiye’yi terk etmek zorunda kaldığı 1922 sonrasında, Osmanlı Hilafeti hakkındaki tenkitlerini en keskin dile getirenlerdendir. Sevres Antlaşması’na imza koyduğu gerekçesiyle Cumhuriyet idaresince 150’likler arasına alınarak vatandaşlıktan da çıkarılan Rıza Tevfik, sürgündeki ilk on yılında, İngiliz himayesinde ve Şerif Hüseyin’in oğlu Emir Abdullah’ın idaresinde kurulan Şarkü’l-Ürdün Emirliği’nde görev yapmıştır. Bu makalede, Rıza Tevfik’in 1926 yılında Amman’dan o esnada Londra’da bulunan İngiltere’nin Ürdün maslahatgüzarı Albay Henry Cox’a gönderdiği ve bugüne kadar yayınlanmamış hususî mektubu çerçevesinde, geç Osmanlı ve Osmanlı sonrası hilafet tartışmaları değerlendirilmeye çalışılmaktadır.

Anahtar Kelimeler:

Atıf Yapanlar
Bilgi: Bu yayına herhangi bir atıf yapılmamıştır.
Divan: Disiplinlerarası Çalışmalar Dergisi

Alan :   İlahiyat; Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler

Dergi Türü :   Uluslararası

Metrikler
Makale : 303
Atıf : 619
Divan: Disiplinlerarası Çalışmalar Dergisi