Makine çevirisi çalışmaları, özellikle 1960’lı yıllarda hız kazanmış ve ilk sistemlerin oluşturulmasıyla birlikte bu alandaki yöntem ve yaklaşımlar da somutlaşmaya başlamıştır. Bununla birlikte, çeviriyi otomatik sistemler aracılığıyla gerçekleştirme fikri çok daha eski tarihlere kadar uzanır. Bu konudaki ilk oluşumlar 17. Yüzyılda Descartes ve Leibniz tarafından ileri sürülen dilin kodlarla gösterilmesine yönelik fikirlere dayandırılmaktadır. Sonraki dönemlerde çeşitli öneriler ortaya atılsa da bu alandaki ilk somut adımlar 1930’lu yıllarda Fransız ve Rus profesörler tarafından mekanik beyin olarak adlandırılan çalışmalarla atılmıştır. Makine çevirisi kendi başına bağımsız bir araştırma alanı değildir. Başka bir deyişle, çevirinin mekanik ortamda gerçekleştirilmesi düşüncesi sadece mühendislik alanını ilgilendiren bir konu değildir. Aksine, dilbilim, bilgisayar bilimleri, fen bilimleri, çeviribilim gibi çeşitli alanlarla bağlantılı olan disiplinler arası bir alandır. Dolayısıyla makine çevirisi alanı bu bilim dallarından birçok konuda beslenen hatta onlarla eşgüdümlü çalışmalar gerektiren bir araştırma alanıdır. Bu çalışmanın amacı, geçmişten günümüze kadar makine çevirisi alanında ortaya konulan çeviri yaklaşımlarının çeviri kuramlarıyla olan ilişkisinin genel anlamda incelenmesidir. Çalışmada çeviri kuramlarıyla otomatik çeviri yaklaşımları karşılaştırmalı olarak ele alınmıştır. Ardından makine çevirisinin tarihsel süreçte çeviri kuramlarından ne ölçüde yararlandığı üzerinde durulmuştur. Sonuç olarak çeviri kuramlarının bu yaklaşımlara büyük oranda ışık tuttuğu ve bu yaklaşımların ilerlemesinde önemli rol üstlendiği değerlendirilmiştir. Bu çalışmanın çeviribilim ve bilgisayarlı çeviri alanlarında gerçekleştirilecek olan araştırmalara bazı katkılar sunabileceği düşünülmektedir.
The machine translation work has gained speed, especially in the 1960s, and with the creation of the first systems, the methods and approaches in this field have also begun to become more concrete. However, the idea of performing translation through automatic systems extends to much older dates. The first one in this case is 17. It is based on the ideas that the language was promoted by Descartes and Leibniz in the century to be shown by codes. Though various suggestions were presented in the subsequent periods, the first concrete steps in this field were taken by studies called mechanical brain by French and Russian professors in the 1930s. Machine translation is not an independent field of research. In other words, the idea of translation in a mechanical environment is not just an issue of the field of engineering. On the contrary, it is a interdisciplinary field that is linked to a variety of fields such as linguistics, computer sciences, science, translation. Therefore, the field of machine translation is a field of research that feeds on many subjects of these disciplines and requires even co-working with them. The aim of this study is to study in a general sense the relationship between the translation approaches present in the field of machine translation from the past to the present. The study compared automatic translation approaches to the translation theories. Then it was focused on how much machine translation in the historical process was benefited from the translation theories. As a result, it is estimated that the translation theories hold great light on these approaches and have played a significant role in the progress of these approaches. It is believed that this study could contribute to some research that will be carried out in the fields of translation and computer translation.
Alan : Eğitim Bilimleri; Filoloji
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|