Amaç: Aterosklerozdan kaynaklanan Koroner Arter Hastalığı (KAH) çeşitli genetik ve çevresel etmenlerin etkileşiminden kaynaklanan multifaktöriyel bir hastalıktır. Gelişmiş ülkelerdeyüksek mortalite ve morbidite nedenlerindendir. Proprotein subtilisin keksin tip-9 (PCSK9), Düşük Yoğunluklu Lipoprotein Reseptörü (Low-density lipoprotein-Receptor / LDLR)'nün post-transkripsiyonel degredasyonunu indükleyerek kolesterol hemostazında önemli bir rol oynamaktadır. PCSK9'un ilk keşfedildiği 2003 yılından bu yana çalışmalar hız kesmeden devam etmiş ve artık anti-PCSK9 monoklonal antikorları ateroskleroz tedavisinde yeni bir hedef olarak sunulmuştur. Ancak Türk popülasyonunda PCSK9'un genetik varyasyonları ve LDL-kolesterol (LDL-K) üzerindeki etkisi hakkında çok az bilgi vardır. PCSK9 genindeki mutasyonlar sırasıyla fonksiyon kaybı ve fonsiyon kazanımı mekanizmaları aracılığı ile hem hipokolesterolemi hemde hiperkolesterolemi ile ilişkilidir. Çalışmamızda; PCSK9 fonksiyon kazanımı ile ilişkili N425S (rs28362261) ve E670G (23968A>G) (rs 505151) gen polimorfizmlerinin serum lipoprotein düzeyi ve KAH gelişimindeki etkilerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Yöntem: 64 hasta ve 50 kontrol’ün PCSK9 E670G ve N425S varyantının belirlenmesi için PCR-RFLP (Polimeraz Zincir Reaksiyonu-Restriksiyon Parça Uzunluk Polimorfizmi) yöntemi kullanılmıştır. Bulgular: Koroner arter hastalarında PCSK9 E670G mutant T alleli frekansı kontrol grubuna göre daha yüksek gözlenmiştir. Verilerimiz bu varyantın koroner kalp hastalığı gelişiminde bağımsız risk faktörü olabileceğini önermektedir. Koroner arter hastalarında PCSK9 E670G normal A alleli yüksek serum total-kolesterol düzeyi ile ilişkili bulunmuştur. PCSK9 N425S polimorfizmi dağılımlarında hasta ve kontrol gruplarında sadece NN normal homozigot genotipi gözlenmiştir. Sonuç: PCSK9 genindeki E670G varyantının serum lipid profili üzerindeki olumsuz etkileriyle koroner kalp hastalığı gelişiminde risk oluşturabileceğini göstermektedir.
Coronary Artery Disease (KAH) is a multifactorial disease caused by interaction of various genetic and environmental factors. It is due to high mortality and morbidity in developed countries. Proprotein subtilisine type-9 (PCSK9) plays an important role in cholesterol hemostasis by inducing post-transcripting degradation of low-density lipoprotein-receptor (LDLR). Since the first discovery of PCSK9 in 2003, the studies have continued without cuts and now anti-PCSK9 monoclonal antibodies have been presented as a new target in the treatment of atherosclerosis. But in the Turkish population there is very little information about the genetic variations of PCSK9 and its effect on LDL-cholesterol (LDL-K). Mutations in the PCSK9 gene are associated with hypocholesterolemia and hypercholesterolemia, respectively, through function loss and function gain mechanisms. Our study aims to determine the effects of N425S (rs28362261) and E670G (23968A>G) (rs 505151) gen polymorphisms associated with PCSK9 function gaining on serum lipoprotein levels and KAH development. Method: PCR-RFLP (Polymerase Chain Reaction-Restriction Part Length Polymorphism) method has been used to determine the variants of 64 patients and 50 controls PCSK9 E670G and N425S. Results: PCSK9 E670G mutant T alelial frequency control group was observed higher in coronary artery patients. Our data suggests that this variant may be an independent risk factor in the development of coronary heart disease. In coronary artery patients, PCSK9 E670G was found to be associated with a high serum total cholesterol level of normal A. In PCSK9 N425S polymorphism distribution, only NN normal homozigot genotype was observed in patients and control groups. The result: The E670G variance in the PCSK9 gene shows that its negative effects on the serum lipid profile may pose a risk for the development of coronary heart disease.
Alan : Sağlık Bilimleri
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|