Şiddet, fiziksel gücü yada iktidarı ötekine karşı daha fazla elinde bulunduranın davranışlarında aşırılık olarak tanımlanabilir. Şiddet içeren davranışlar sadece fiziksel değil, sözel, psikolojik ekonomik şiddet gibi türleri de içermektedir. Şiddet, çatışan çıkarlar sonucunda ortaya çıkan ve şiddeti deneyimleyen öznenin kendi çıkarlarını öncelediği durumları içerir. Şiddet, tüm toplumları farklı şekillerde kapsayan ve giderek artan bir toplumsal olgu olarak karşımıza çıkmaktadır. Dünya genelinde ve Türkiye’de bir çok alanda şiddeti durdurmaya yönelik önlemler alınmasına rağmen şiddetin halen yoğun bir şekilde devam etmesi sosyal bilimlerin de konuya ilgisini odaklamıştır. Bu çalışmanın temel savı, “cinsiyetlendirilmiş şiddet”in toplumsal ahlakta gömülü olduğu fikirdir. Kadına yönelik şiddette toplum, faile bir suç ortaklığı içindedir ve bu suç ortaklığı “toplumsal ahlakla” sağlanmış görünmektedir.
Violence can be defined as extreme in the behavior of the one who has more power or physical power against the other. Violent behaviors include not only physical, but also kinds of oral, psychological and economic violence. Violence includes situations that arise as a result of conflicting interests and where the subject that experiences violence priorizes its own interests. Violence appears to us as a social phenomenon that covers all societies in different forms and increases. Despite the adoption of measures to stop violence throughout the world and in many areas in Turkey, the violence is still intense, and social sciences have also focused interest in the subject. The basic argument of this study is the idea that “sanctionized violence” is buried in social morality. In violence against women, society is within a criminal partnership, and this criminal partnership seems to be provided by "social morality".
Alan : Eğitim Bilimleri; Güzel Sanatlar; Hukuk; İlahiyat; Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|