Özet:

Vücuda organ veya sair bir cisim sokmak suretiyle işlenen cinsel saldırının (5237 sayılı TCK m. 102/2) hukuki mahiyeti konusunda doktrinde görüş birliği bulunmamaktadır. Bu mesele, TCK m. 102/2’nin teşebbüse elverişliliği ve buna bağlanan sonuçlar konusunda özel bir öneme sahiptir. Madde gerekçesinde, TCK m. 102/2’nin cinsel saldırı suçunda cezanın ağırlaştırılmasını gerektiren bir nitelikli hal olduğu ifade edilmiştir. Yargıtay da TCK m.102/2’de yer alan düzenlemeyi, TCK m. 102/1’in nitelikli hali olarak kabul etmektedir. Konuya ilişkin yerleşik Yargıtay içtihadı, söz konusu nitelikli halin teşebbüse elverişli olduğu yönündedir. Bununla birlikte doktrinde, TCK m. 102/2’nin TCK m. 102/1’in nitelikli hali olduğunu savunan yazarlar arasında teşebbüse elverişlilik bakımından bir görüş birliği yoktur. Bizim de katıldığımız TCK m. 102/2’nin TCK m. 102/1’den bağımsız bir suç olduğunu savunan görüşe göre ise bu suç teşebbüse elverişlidir. Öte yandan teşebbüse ilişkin koşulların oluşup oluşmadığının somut olay bakımından değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu çalışmanın amacı, vücuda organ veya sair bir cisim sokmak suretiyle işlenen cinsel saldırının hukuki niteliği bakımından değerlendirmede bulunarak, Yargıtay kararlarına yansımış örneklerle teşebbüse ilişkin koşulları somutlaştırmak suretiyle, TCK m. 102/2’nin teşebbüse elverişliliği ve buna bağlanan sonuçları irdelemektir.

Anahtar Kelimeler: