Tasavvuf, aşıklık sanatının gelişmesinde önemli rol oynamaktadır. XV. yüzyıldan başlayarak aşık yaratıcılığı bilhassa tasavvufi dünya görüşünün etkisi altında gelişmeye başlamıştır. Orta çağların Azerbaycan aşıkları kendi şiirlerinde Muhammed peygamberi (s.a.v.) ve Hz. Ali'yi onlara özgü ad ve terimler ile yad etmişlerdir. Ozan yaratıcılığı tasavvuf düşüncesine uygun gelmediği için yerini yavaş yavaş tasavvufi - irfanı ideolojinin geniş yansıdığı aşk destanlarına vermiştir. Ozan kahramanlık destanlarında yer alan Hızır, Hıdır İlyas gibi kutsal kişiler sufi aşığın yaratıcılığında bazen yerini koruyarak Hazreti Ali, evliya, derviş, seyyid gibi dini kutsallara terk etmiştir. Burada daha çok İslam dini dünya görüşü de etkisini göstermiştir. İslama ve şeriata uymayan sufi aşıklar Hz. Muhammed'in (s.a.v.), Hz. Ali'nin ve dini şahsiyetlerin isimlerini aşk destanlarına dahil ederek, buta vermenin onlara özgünlüğünü kriter olarak almışlardır. Bu makalede hem aşık şiirinde, hem de aşk destanlarında aşık ve maşukların tasavvuf düşüncesine uygun olarak 4 aşamadan (şeriat, tarikat, marifet ve hakikat) geçerek, Allah'a kavuşmaları tasvir edilmektedir.
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|