Bu çalışma, Ege’nin devinimi konseptinin Türkiye’de oluşturulan göç politikalarıyla olan çelişkilerini incelemektedir. Ege’nin farklı sebep ve sonuçlarla da olsa her zaman bir göç rotası olduğunu belirtmektedir. Makalenin amacı dört farklı dönemdeki göçün aşamalarına dikkat çekmektir. Çalışmada öncelikle, 19. yüzyıl ile başlayan ve Türk-Yunan Nüfus Mübadelesi ile sona eren döneme bakılacaktır. Bu göç akımı daha çok, savaş, devlet kurma ve yeni yeni oluşturulan sınırlarla birlikte etnik homojenleştirme politikası ile yakından ilintilidir. İkinci dönemdeki göç ise 1930’ların sonunda İtalya’daki faşist politikaların yükselişiyle ortaya çıkıp II. Dünya Savaşı sırasında zirveye ulaşmıştır. Bu dönem, yine siyasi krizler ve savaş ile ilintili olarak Türkiye’nin göç alan devlet konumuna geldiğini göstermekte ve farklı gruplara uyguladığı çeşitli politikalarını sergilemektedir: Türkler, Yunanlar, ve Mihver askerleri. Üçüncü dönemdeki hareket ise 1980 sonrasına denk gelmektedir. Bu dönem Türkiye’nin hem göç alan hem de transit ülke olarak anıldığı bir zaman dilimdir. Yapılan araştırmalara göre, mültecilerin yolculuğu transit ve kısa zamanda değil, bölük pörçük bir yolculuktur ve birçok mülteci Türkiye’de uzun süre geçirmek zorunda kalmıştır. 2000 sonrası dönemde ise göç politikaları birçok çıkmazla karşı karşıya kalmıştır: Türkiye’den Yunanistan’a geçen yüksek sayıdaki göçmenler, mülteciler, bir sene içinde gerçekleşen binlerce ölüm, Avrupa Birliği AB ve Türkiye arasında imzalanan Geri Kabul Anlaşması, Türkiye’nin Yunanistan ile olan sınırlarının Frontex ile güçlendirilmesi ve AB’nin göçü dışsallaştırma politikası. Bu dört dönem arşiv çalışmaları ve literatür taramasında akademik makalelerin tarihsel bir şekilde kategorize edilmesi ile incelenmiştir. Her dönem için bir göç politikası modeli ve devletin göçe verdiği tepki incelenmektedir
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|