Anlatım sürecinde pekiştirme, açıklama, netleştirme gibi birçok amaçla sözcüklerin ses, şekil ve anlamları dikkate alınarak art arda dizilmeleri sonucunda önemli kalıp ifadeler olan ikilemeler oluşur. Ancak bu kalıp ifadelerin yalnızca bir kısmı yazılı metinlerde kendine yer bulmuş veya sözlüklere geçmiştir. Bunun da sebebi yazı dilinin resmi bir temele dayanması ve yaygınlık, ortaklık, bilinirlik, işlevlik gibi yönleriyle sınırlayıcı özellikleri olmasıdır. Yazı dilinin sahip olduğu dilbilgisel kategoriler lehçelerden ve onların ağızlarından önemli ölçüde beslenmektedir. Ancak ağızlardaki bu zenginlik, yazı dilini oluşturan temel ölçütler dışında kaldığından ve ağızların yazı dilinin bozuk şekilleri olduğu yönündeki yanlış bir algıdan dolayı yazılı metinlere kısmen yansımıştır. İkilemeler özelinde de ağızlarda çok zengin bir alt yapıdan bahsetmek mümkündür. En Çünkü insanlar kendi yaşadıkları ağız bölgelerinde standart, sınırlayıcı bir durumla karşılaşmazlar. Dili daha özgür ve daha üretken bir şekilde kullanırlar. İkilemeler de bu üretkenliğin örneklerindendir.
In the process of narration for many purposes, such as consolidation, explanation, clarification, the sound, shape and meaning of the words are considered as a result of art-release arrangements, forms and expressions that are important. But only some of these forms of expression have found themselves in written texts or have passed into dictionaries. This is also due to the fact that the written language is based on an official basis and has restrictive characteristics in its aspects such as spreadness, partnership, awareness, functionality. The linguistic categories in which the writing language possesses are substantially nutritied by the lyrics and their mouths. But this wealth in the mouths was partially reflected in the written texts because it remained beyond the basic criteria that formed the writing language and due to a misunderstanding that the writing language of the mouths is a distorted form. It is also possible to talk about a very rich substructure in the mouths in particular. Most because people do not face a standard, restrictive situation in their own mouth areas. They use the language more freely and more productively. Both are the examples of this production.
Alan : Eğitim Bilimleri; Filoloji; Güzel Sanatlar; Mimarlık, Planlama ve Tasarım; Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|