Arap Baharı sonrası Birleşik Krallık, tarihsel bağlarını ve bölgesel dinamikleri kullanarak, bölgedeki gücünü artırmak için Körfez/Körfez ülkelerine yönelik önemli siyasi, ekonomik ve askeri adımlar atmıştır. Bu bağlamda, bölgedeki askeri varlığını güçlendirmek için stratejik davranarak Bahreyn'de bir askeri (deniz) üssü kurmuş ve Umman'daki üssünü de genişletmiştir. Ayrıca Brexit kararının ardından Birleşik Krallık, artan enerji talebini karşılamak, enerji güvenliğini sağlamak ve ekonomik istikrarını korumak için zengin doğal kaynaklara sahip Körfez ülkelerine yönelmiştir. Üstelik, Rusya-Ukrayna savaşı, birçok Avrupa ülkesinin yanı sıra İngiltere'nin de ticari ilişkilerini etkilemiş ve İngiltere'yi Körfez ülkeleriyle giderek artan bir yakınlaşmaya itmiştir. İlginç bir şekilde Birleşik Krallık, Körfez ülkeleriyle güvenlik/askeri ve ticari anlaşmalar yaparken, uzun zamandır süre gelen siyasi görüş ayrılıklarına rağmen İran ile de ilişkilerini geliştirmeye çalışmıştır. Bu anlatılanlar göz önüne alındığında, sırasıyla Arap Baharı, Brexit kararı ve Rusya-Ukrayna savaşı gibi sistemik zorlamalar/uyaranlar, İngiltere'yi kaçınılmaz olarak Körfez ülkeleriyle bağlarını güçlendirmeye zorlamıştır. Bu araştırma, temelde sistemik uyaranların Birleşik Krallık'ın Arap Baharı sonrası Körfez bölgesi/Körfez ülkeleriyle ilişkilerini nasıl etkilediğini Yeni-Gerçekçi teori perspektifinden incelemektedir. Bilhassa, bu çalışmanın Birleşik Krallık ile Körfez/Körfez ülkeleri arasındaki siyasi, ekonomik ve askeri/güvenlik ilişkilerine ışık tutması beklenmektedir.
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|