İnsanlık tarihiyle başlayan ve ticari bir müessese haline dönüşen kölelik; “hürriyet”, “özgürlük” ve “eşitlik” gibi kavramların ortaya çıkmasıyla sorgulanması gereken bir sorun olur. Sosyal hayatta önemi vurgulanmaya çalışılan bu kavram, özgürlük ve kölelik zıtlığını beraberinde getirir. Özellikle Batı medeniyeti ile tanışan ve karşılaştıkları değişimlere ayak uydurma zorunluluğu duyan Osmanlı aydını, fikir hayatında bazı yeniliklere gidilmesi gerektiğini düşünür. Bu nedenle Tanzimat sanatçıları eserlerinde halka, “hürriyet”, “özgürlük”, “eşitlik” kavramlarını benimsetmek ve bu kavramları pekiştirmek/önemini belirtmek için kölelik/cariyelik sorununu göz önünde bulundurarak ele alır. Onlar, toplumsal bir sorun ve bireysel bir engel olarak gördükleri köleliği/cariyeliği eserlerine taşır ve romantik bir unsur olarak bu izleği kullanırlar. Aydınlar tiyatro eserlerinde, özellikle ülkesinden, ailesinden koparılan ve para karşılığı satılan kadınların yaşadıkları zorlukları; ruhsal bunalımları ve acıları ele alarak, onların cinsel bir meta olarak kullanılmalarını eleştirirler. Ruhsal ve bedensel sömürüye maruz kalan kadınlara karşı sergilenen davranış biçimlerini ortaya koyan sanatçılar, ferdî hürriyetin önemine ve insana, insani değerler ölçütünde davranılması gerekliliğine vurgu yaparlar.
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|