Bu çalışmanın temel amacı evrendeki gerçekliğin matematiksel bir model olarak tasarımlanabileceği yaklaşımına epistemolojik bir temel oluşturmaktır. Gerçekliği araştırarak ve fizikteki çağdaş gelişmeleri göz önünde bulundurarak kendi evrenimizi keşfetme girişimimiz tartışmanın ana konusudur. Bu sınırlar içinde kalarak, Hawking'in görüşleri çerçevesinde, bilimdeki son gelişmelerin epistemolojik temellerini ve teorik araştırma sonuçlarını da araştırmamıza dâhil ettik. Çünkü matematiksel yasalarla kodlanan evren, fiziksel gerçekliğimizi belirlediği için varoluşumuza yeni bir epistemolojik anlam kazandırmıştır. Ancak bu varoluşsal anlam, varlığımızın sürekli olarak belirsizliğe doğru gittiğini göstermesi bakımından ilginçtir. Gerçekliğin doğasını anlamak için fiziksel olmayan, matematiksel bir düzlemin varlığı da kaçınılmaz olduğundan bu bize reel gerçekliğimizi belirleyen sanal bir gerçeklik de sunmaktadır. Bu bağlamda Hawking, gerçekliği sadece görünenden değil aynı zamanda kuramdan da bağımsız olmayan bir formda tanımlar ki bu Kant’ın epistemolojisiyle paralellik gösteren bir yaklaşımdır. Çünkü ona göre, duyusal süreçler kategoriler aracılığıyla düşünme biçimine taşınan ve zihin tarafından oluşturulan bir modeldir. Hawking’in modele dayalı gerçeklik dediği bu durum, duyular aracılığıyla beyne iletilen sinyalleri bir dizi algoritmaya dönüştüren modellemeye karşılık gelir. Bunun yanı sıra Hawking uzay ve zaman arasındaki ayrımı ortadan kaldırabilmek için zihinsel tasarımlarımıza dayanan matematiksel bir model olarak sanal zaman kavramına başvurur. Bu kavram kuantum kuramının zaman ve uzaya şekil verme biçimini ifade ettiği gibi kendisinin de uzaysal bir boyutmuş gibi davranmasını sağlamaktadır. O, zamanın hiçbir gözlemci için ilerlemeyeceğinin gerekçesini de kara deliklerde bulmuştur. Hawking ışıması, bir kara deliğin enerji kaybettiğinin göstergesi olup, genel görelilik ve kuantum mekaniğinin birleştirilmesinin bir sonucudur. Bu birleştirme sonucunda T. Kuhn’un bilimselliğin bir ölçütü olarak kullandığı paradigma kavramı geçerliliğini yitirmiştir. Onun ölçüştürülemez dediği paradigma kavramı kara delikte buharlaşmaya yüz tutmuştur.
The main objective of this study is to create an epistemological basis for the approach that reality in the universe can be designed as a mathematical model. Our attempt to discover our own universe by exploring reality and taking into account the contemporary developments in physics is the main topic of discussion. By staying within these limits, in the framework of Hawking’s views, we included our research of the epistemological foundations of the latest developments in science and the theoretical research results. Because the universe coded by mathematical laws has given a new epistemological meaning to our existence because it determines our physical reality. But this existential meaning is interesting in the sense that it shows that our existence is constantly going towards uncertainty. Since the existence of a non-physical, mathematical level is inevitable to understand the nature of reality, it also offers us a virtual reality that determines our real reality. In this context, Hawking defines reality not only in a form that is not independent of the apparent but also of the theory, which is a parallel approach to Kant's epistemology. For according to him, sensual processes are a model that is transferred to a way of thinking through categories and created by the mind. This situation, which Hawking calls model-based reality, corresponds to the modeling that turns the signals transmitted to the brain through senses into a series of algorithms. In addition, Hawking applies to the concept of virtual time as a mathematical model based on our mental designs to eliminate the difference between space and time. This concept enables the quantum theory to behave as a spatial dimension, as it expresses the way it shapes time and space. He also found the reason that time will not progress for any observer in the black holes. Hawking's radiation is an indicator that a black hole loses energy and is a result of the combination of general relativity and quantum mechanics. As a result of this combination, the paradigm concept used by T. Kuhn as a measure of science has lost its validity. The paradigm concept he calls unmeasurable has faced the evaporation in the black hole.
Bu çalışmanın temel amacı; evrendeki gerçekliğin matematiksel bir model olarak tasarımlanabileceği yaklaşımına epistemolojik bir temel oluşturmaktır. Gerçekliği araştırarak ve fizikteki çağdaş gelişmeleri göz önünde bulundurarak kendi evrenimizi keşfetme girişimimiz tartışmanın ana konusudur. Bu sınırlar içinde kalarak, Hawking'in görüşleri çerçevesinde, bilimdeki son gelişmelerin epistemolojik temellerini ve teorik araştırma sonuçlarını da araştırmamıza dâhil ettik. Çünkü matematiksel yasalarla kodlanan evren, fiziksel gerçekliğimizi belirlediği için varoluşumuza yeni bir epistemolojik anlam kazandırmıştır. Ancak bu varoluşsal anlam, varlığımızın sürekli olarak belirsizliğe doğru gittiğini göstermesi bakımından ilginçtir. Gerçekliğin doğasını anlamak için fiziksel olmayan, matematiksel bir düzlemin varlığı da kaçınılmaz olduğundan bu bize reel gerçekliğimizi belirleyen sanal bir gerçeklik de sunmaktadır. Bu bağlamda Hawking, gerçekliği sadece görünenden değil aynı zamanda kuramdan da bağımsız olmayan bir formda tanımlar ki bu Kant’ın epistemolojisiyle paralellik gösteren bir yaklaşımdır. Çünkü ona göre, duyusal süreçler kategoriler aracılığıyla düşünme biçimine taşınan ve zihin tarafından oluşturulan bir modeldir. Hawking’in modele dayalı gerçeklik dediği bu durum, duyular aracılığıyla beyne iletilen sinyalleri bir dizi algoritmaya dönüştüren modellemeye karşılık gelir. Bunun yanı sıra Hawking uzay ve zaman arasındaki ayrımı ortadan kaldırabilmek için zihinsel tasarımlarımıza dayanan matematiksel bir model olarak sanal zaman kavramına başvurur. Bu kavram kuantum kuramının zaman ve uzaya şekil verme biçimini ifade ettiği gibi kendisinin de uzaysal bir boyutmuş gibi davranmasını sağlamaktadır. O, zamanın hiçbir gözlemci için ilerlemeyeceğinin gerekçesini de kara deliklerde bulmuştur. Hawking ışıması, bir kara deliğin enerji kaybettiğinin göstergesi olup, genel görelilik ve kuantum mekaniğinin birleştirilmesinin bir sonucudur. Bu birleştirme sonucunda T. Kuhn’un bilimselliğin bir ölçütü olarak kullandığı paradigma kavramı geçerliliğini yitirmiştir. Onun ölçüştürülemez dediği paradigma kavramı kara delikte buharlaşmaya yüz tutmuştur.
Alan : Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|