Tam rekabetçi piyasalarda fiyat ve değer kavramları örtüşürken, tam rekabetçi olmayan piyasalarda bu kavramlar aynı şeyi ifade etmemektedir. “Fiyat” kavramı piyasada arz ve talep koşullarına göre oluşan bir büyüklüğü ifade ederken “değer” kavramı analiz sonucu belirlenen bir büyüklüğü ifade etmektedir. Değerleme ve fiyatlama ayrı kavramlar olduğundan “şirket fiyatı” ile “şirket değeri” de aynı kavramları ifade etmemektedir. Bir varlığın değerinin tespit edilmesi değerleme faaliyetlerini oluşturmaktadır. Değerleme, “para dışındaki iktisadi varlıkların değerinin para olarak belirlenmesi işlemidir. Şirket değerlemesinin amacı ise firmanın uygun ve makul piyasa değerinin tespitidir. Uygun ve makul piyasa değeri piyasada varlıkların değeri konusunda tam bilgiye sahip istekli alıcıların ve satıcıların, herhangi bir zorlama olmadan, söz konusu varlık için piyasada takdir ettikleri alım-satım değeridir. Şirket değerini etkileyen birçok faktör bulunmakla birlikte genel olarak bir firmanın değeri, söz konusu firmanın gelecekte sağlayacağı gelir akışı ile bu gelir akışının elde edilmesindeki risk derecesine bağlı olmaktadır. Değerleme için genel kabul görmüş formüllerin olmaması, sübjektif değerleme yapılmasına neden olabilmekte, firma değerinin zamana ve mekana göre değişmesinin yanında, değerleme amaçlarının ve firmaların özelliklerinin birbirinden farklı olması değerlemeyi karmaşıklaştırmakta ve zorlaştırmaktadır. Başarılı bir değerleme için maharet ve tecrübe ile teorinin iyi bir bileşiminin oluşturulması gerekmektedir. Bu bağlamda yatırımcılar, çeşitli varsayımlardan hareket etmekte ve birçok değerleme yönteminden yararlanarak hisse senedinin gerçek değerini belirlemekte, yani hisse senedini fiyatlandırarak bu sorunu aşmaya çalışmaktadırlar. Başka bir ifade ile, karar alma birimleri genel kabul görmüş şirket değerleme yöntemlerinden yaralanarak ve politik tercihlerini kullanarak alt ve üst sınırları içerisinde şirketin fiyatını belirlemektedirler.
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|