En genel anlamıyla teoloji, Tanrı hakkındaki konuşmalar olarak ifade edilir. Teolojinin konusu, Tanrı ve onunla ilgili olan her şeydir. Teoloji, bu anlamda, Tanrı-insan ilişkisi merkezli gelişen rasyonel bir gayrettir. Teoloji, Tanrı inancının rasyonel temellendirilmesi anlamında yaşanılan çağın insanının algı dünyasıyla doğrudan ilgilidir. Teolojinin felsefeyle benzeşen tanımlayıcı özelliklerinden birisi, onun zorunlu olarak kendi olasılık koşullarını bünyesinde barındırıyor oluşudur. Bu durum, onun, rasyonel zeminin dışında işleyen bir tutum olmasını gerektirmez. Elbette burada ima edilen şey, teolojinin sorularının metodik olarak aranması ve bu soruların cevaplarının kesin bir kavramsallık içinde formüle edilmesidir. Bununla birlikte teolojinin, bilimsel metodolojinin en azından biçimsel işaretlerini sergilemesi, yani bilimsel bir nitelik taşıması gerekir. Dolayısıyla teoloji, hem savunusunu yaptığı dinin otantikliğini korumalı hem de geçerli olduğu zaman dilimindeki kültür seviyesine uygun, o zaman diliminin insanına tatmin edici cevaplar sunma amacında olmalıdır. Her din, inananına, inanılması gereken esaslara niçin inanılması gerektiğini insanın rasyonel, sosyokültürel seviyesine uygun bir şekilde açıklamak zorundadır. Yani teolojinin, içinde yaşanılan kültür, toplum ve bu ikisinin hitap ettiği bireylerin rasyonel seviyeleriyle yakından ilgisi vardır. Bu makale, bu görüşten hareket ederek modern insanın bilinç durumunun hâkim olduğu modern dönemlerdeki teolojik algı ile modern sonrası çağdaş dönemlerin teolojik algısı arasındaki farkı ele almaya çalışır. Teolojik anlamda bu iki dönem arasında teolojik eğilimler açısından farklılıklar vardır. Çünkü bu iki dönem arasında birey, kültür, toplum, dünyayı ve eşyayı algılayış farkı vardır. Modern dönemlerde akıl temelli işleyen rasyonel teolojik yaklaşımların hâkim olduğu dini alanı aşındıran negatif bir tutum varken, modern sonrası dönemlerin teolojik anlayışı dine karşı daha olumsal, dini alanı nesneleştirici her tür akılsal ve politik totaliter tutumun karşısında yer alan bir eğilime sahiptir. Bu çalışma, farklı eğilimlere sahip bu iki dönemin teolojik algılarının benzerlik ve farklılıklarını ortaya koymayı amaçlamaktadır.
En genel anlamıyla teoloji, Tanrı hakkındaki konuşmalar olarak ifade edilir. Teolojinin konusu, Tanrı ve onunla ilgili olan her şeydir. Teoloji, bu anlamda, Tanrı-insan ilişkisi merkezli gelişen rasyonel bir gayrettir. Teoloji, Tanrı inancının rasyonel temellendirilmesi anlamında yaşanılan çağın insanının algı dünyasıyla doğrudan ilgilidir. Teolojinin felsefeyle benzeşen tanımlayıcı özelliklerinden birisi, onun zorunlu olarak kendi olasılık koşullarını bünyesinde barındırıyor oluşudur. Bu durum, onun, rasyonel zeminin dışında işleyen bir tutum olmasını gerektirmez. Elbette burada ima edilen şey, teolojinin sorularının metodik olarak aranması ve bu soruların cevaplarının kesin bir kavramsallık içinde formüle edilmesidir. Bununla birlikte teolojinin, bilimsel metodolojinin en azından biçimsel işaretlerini sergilemesi, yani bilimsel bir nitelik taşıması gerekir. Dolayısıyla teoloji, hem savunusunu yaptığı dinin otantikliğini korumalı hem de geçerli olduğu zaman dilimindeki kültür seviyesine uygun, o zaman diliminin insanına tatmin edici cevaplar sunma amacında olmalıdır. Her din, inananına, inanılması gereken esaslara niçin inanılması gerektiğini insanın rasyonel, sosyokültürel seviyesine uygun bir şekilde açıklamak zorundadır. Yani teolojinin, içinde yaşanılan kültür, toplum ve bu ikisinin hitap ettiği bireylerin rasyonel seviyeleriyle yakından ilgisi vardır. Bu makale, bu görüşten hareket ederek modern insanın bilinç durumunun hâkim olduğu modern dönemlerdeki teolojik algı ile modern sonrası çağdaş dönemlerin teolojik algısı arasındaki farkı ele almaya çalışır. Teolojik anlamda bu iki dönem arasında teolojik eğilimler açısından farklılıklar vardır. Çünkü bu iki dönem arasında birey, kültür, toplum, dünyayı ve eşyayı algılayış farkı vardır. Modern dönemlerde akıl temelli işleyen rasyonel teolojik yaklaşımların hâkim olduğu dini alanı aşındıran negatif bir tutum varken, modern sonrası dönemlerin teolojik anlayışı dine karşı daha olumsal, dini alanı nesneleştirici her tür akılsal ve politik totaliter tutumun karşısında yer alan bir eğilime sahiptir. Bu çalışma, farklı eğilimlere sahip bu iki dönemin teolojik algılarının benzerlik ve farklılıklarını ortaya koymayı amaçlamaktadır.
Field : Güzel Sanatlar; İlahiyat; Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler
Journal Type : Uluslararası
Relevant Articles | Author | # |
---|
Article | Author | # |
---|