Dârü’l-Hikmeti’l İslâmiye, Osmanlı Devleti’nin bir yandan iç işlerini düzeltmeye çalıştığı, öte yandan dış güçlerle mücadele ettiği bir dönemde kurulur. Kurumun temel görevi, İslâm diniyle ilgili yanlış yönlendirmelere engel olmak ve dinî eğitim veren okullarla ilgili çeşitli düzenlemeler yapmaktır. Ancak, kurumdan bu görünür amaçların dışında çok daha büyük vazifeler yerine getirmesi beklenir. Ahlâk ve imanı korumak, bu vazifelerden belki de en mühimidir. Nitekim Dârü’l-Hikmeti’l İslâmiye, her şeyden evvel bir “ahlâk kurulu” olarak görev yapar. Mehmet Âkif Ersoy, Bediüzzaman Said Nursî, Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır ve İsmail Hakkı Bey gibi dönemin seçkin âlimlerini bünyesinde toplaması da bu kuruma verilen önemin bir göstergesi sayılabilir. Bu makaledeki amaç, Mehmet Âkif Ersoy ve Dârü’l-Hikmeti’l İslâmiye ilişkisini gözler önüne sermeye çalışırken bu kurumun önemini de bir kez daha vurgulamaktır.
Dârü’l-Hikmeti’l Islam is established in a period in which the Ottoman State, on the one hand, tries to correct its internal affairs, on the other hand, struggles with external forces. The main task of the institution is to prevent misguidance in relation to Islamic religion and to make various arrangements relating to the schools that provide religious education. However, it is expected that the institution will fulfill much greater duties beyond these apparent objectives. Conservation of morality and faith is
Alan : Filoloji; Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|