İnsanlığın ilk inanç kodları mitolojik çağlardan itibaren başlamıştır. Tabiatta meydana gelen olaylar mitolojik çağ insanının bilincinde bunların gizli bir güç tarafından hayata geçirildiği inancına zemin hazırlamış onlarda çeşitli inançların tezahür etmesine sebep olmuştur. Bununla birlikte bu inançların temelinde o güce duyulan korkunun oluşturduğu saygı da kalplerde kendine yer edinmiştir. Hemen her halk kendine ait bir inanç sistemi ve Tanrı anlayışı yaratmıştır. Bu anlayış Türklerde semavi kökenli olsa da bazı bilim insanlarının iddia ettikleri gibi politeizm karakterli gelişmemiş dünyanın birçok halklarında ise çoktanrıcılık şeklinde kendini göstermiştir. Türk milletinin inanç sisteminin derinlikleri ve mitolojik anlayışıyla ilgili izler en güzel biçimde Orhon Anıtları, Dede Korkut Destanları gibi tarihî ve edebî belgelerde yansımasını bulmuştur. Mitin dünyayı anlama sistemi, mitolojinin de bununla ilgili bir bilim dalı olduğu bilinmektedir. Bu niteliğinden dolayı mitoloji insanın ruh dünyasını sembollerle ifade eden bir aynaya benzetilmiştir. Türk mitolojisinin asıl ilham kaynağı Tanrı ve onu betimleyen ögelerin başında gelen gökyüzüdür. Türk kozmolojisinde gök çok önemli bir yer tutmuş ve bu konuda şimdiye kadar Türkiye ve Türkiye dışında kapsamlı araştırmalar yapılmıştır. Türklerin gökle ilgili anlayışı mitolojik çağlardan itibaren dilinde ve edebiyatında kendine has yer edinmiştir. XIII. yüzyılda yaşayan ve ilk defa Fuad Köprülü tarafından “Azerbaycan Şairi” olarak sunulan Horasan’ın İsferayin/Esferayin -bölgede yaşayan Türkler buraya İsferayin, Farslar ise Esferayin demektedir- bölgesinde dünyaya gelen İzzeddin Hasanoğlu’nun şimdiye kadar yalnızca üç Türkçe, iki tane de Farsça şiiri bilinmekteydi. Bu şiirlerinden bir tanesi Kıpçak şairi Seyfi Sarayî tarafından Fars şairi Sadî’nin “Gülistan” adlı eserini tercüme ettiğinde eserin arkasına ilave ettiği “Âpardı könlümü bir ḫoş ġemer üz, cânfezâ dilber” mısrasıyla başlayan gazeli, biri “Mecmûatü’n-Nezâir ve Câmiu’n-Nezâir”’de yayımlanan “Aceb bilsem beni şéyda ġılan kim” mısrası ile başlayan, diğeri de Barbara Flem-ming tarafından Mısır’daki bir mecmuada bulunarak yayımlanan “Necǝsǝñ gǝl éy yüzi ağum bǝnüm” mısrasıyla başlayan gazelidir. Ancak yıllar önce Finlandiya’da Hasanoğlu’nun “Kitâb-ı Sîretü’n-Nebî” adlı 366 varak hacmindeki el yazma mesnevisi bulunarak Türkiye’ye getirilmiştir. Eserle ilgili olarak 2009 yılında üç makale yazılmış ve bunlar Azerbaycan’da yayımlanmıştır. Eserin kopyası üzerinde çalışılarak yayına hazır duruma getirilmiştir. Eserde mitolojik çağlardaki Türk düşüncesini yansıtan gökle ilgili ifadeler tespit edilmiş, bunların birçoğunun bugün Azerbaycan Türkçesinde yaşadığı belirlenmiştir. XIII. yüzyıl Azerbaycan Türkçesi ile yazılan eser Hz. Muhammed’in hayatı ve mücadelesiyle birlikte Hz. Ali cenklerini konu alan bir mesnevidir, takriben 500 yıl sonra İstanbul’da istinsah edilmiştir. “Kitâb-ı Sîretü’n-Nebî” adlı bu mesnevinin yayımlanmasının ve eserde yer tutan bu tür ifadelerin edebiyata ve Türkçeye büyük kazanımlar sağlayacağı söylenebilir. Bu makale çerçevesinde, eski Türk inanışında göğe olan mitolojik yaklaşımın tarih boyunca devam ettiği ve bunun mesnevide de kendine has yer tuttuğu vurgulanmaya çalışılmıştır. Ayrıca bazı halkların gökle ilgili mitolojik inancıyla birlikte Türklerin gökle alakalı mitolojik anlayışı bu makalenin elverdiği ölçüde karşılaştırılmış, Anadolu, Azerbaycan ve diğer bazı Türk halklarıyla birlikte “Kitâb-ı Sîretü’n-Nebî”de yansımasını bulan gökle ilgili ifadeler ve anlayışlar dikkate sunulmuştur.
The first codes of humanity's faith began from the mythological ages. The events that occur in nature have led to the manifestation of various beliefs in the mythological age, preparing the ground for the belief that they are lived by a secret power in the human consciousness. However, on the basis of these beliefs, the respect that the fear of that power is created has also taken place in the hearts. Every people created their own system of belief and God’s understanding. Although this understanding is semavi in Turks, some scientists claim that it has manifested itself in the form of multidiscipline in many peoples of the undeveloped world with the character of politeism. The depths and the mythological understanding of the Turkish nation of the system of faith have found its best reflection in historical and literary documents such as Orhon Monuments, Dede Korkut Destan. The mythical system of understanding the world is known that the mythology is also a branch of science related to it. Because of this nature, the mythology is compared to a mirror that expresses the world of man’s spirit with symbols. The main source of inspiration in Turkish mythology is the sky that comes at the head of God and the objects that depict him. In Turkish cosmology, heaven has taken a very important place and so far, extensive research has been carried out outside of Turkey and Turkey. The understanding of the Turkish people about heaven has since the mythological ages gained a special place in language and literature. The XIII. In the century living and first presented as "Azerbaijan Poet" by Fuad Bridge, in the region of Isferayin/Esferayin of Horasan - the Turks living in the region are here Isferayin, and the Fars say Esferayin - Iszzeddin Hasanoğlu's only three Turkish poems and two Persian poems were known until now. One of these poems is the Gazeli, which begins with the expression "Apardi könlümü a
Alan : Filoloji
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|