Anadolu topraklarının Moğol istilası, taht kavgaları ve halk isyanları ile siyasi, içtimai ve kültürel anlamda geçirdiği buhranlı zamanlarda yaşamış olan Yunus Emre, Anadolu insanına şiirlerinde ifade ettiği düşünceleri ile nefes aldırmıştır. Tarihî serüvenlerinde birçok sıkıntıyı aşan Türk milleti XIII. ve XIV. asırda karşılaştığı zorlukların üstesinden gelirken Yunus Emre’ye kulak vermiştir. Bu dönemde Yunus Emre, ümitsizliğe düşen Anadolu insanına ümit aşılamış dostluğun, kardeşliğin öneminden bahsederek onları birlik ve beraberliğe davet etmiş dünyanın geçiciliğini hatırlatarak, Kur’an-ı Kerim ve hadislerin yol göstericiliğinde yaşamayı öğütlemiştir. Şiirlerinde halkın sorunlarını ifade ettiği, halkı ve Hakk’ı sevdiği görülen Yunus Emre, insanlara Allah’ı tasavvufi bir pencereden anlatmaya ve sevdirmeye çalışmıştır. Bu yönüyle Hak âşığı, Allah dostu gibi sıfatlar ile anılan Yunus Emre’nin Cenab-ı Hakk’ı sadece sevgi odaklı anladığı ve anlattığı düşünülebilir. Oysa Dîvân dikkatle incelendiğinde onun, Tanrı’yı hesap soran, suçluları cezalandıran, nimet veren, tüm kâinatı idare eden, adil ve ilim sahibi olduğunu bildiği, kudreti, yüceliği, hidayet verici gibi farklı isim ve sıfatları ile tanıdığı ve insanlara anlattığı görülmektedir. Bu bağlamda Yunus Emre, Allah’ın doksan dokuz isminin terkibi olan esmayıhüsnadan önemli ölçüde faydalanmıştır. Makalede, yaşadığı çağı ve coğrafyayı aşarak sesini ve sözünü insanlığa duyurmaya devam eden Yunus Emre’nin, divanında Allah’ı nasıl anladığı ve insanlara anlatırken esmayıhüsna diye ifade edilen isimlerden ve manalarından ne kadar ve nasıl faydalandığı anlatılacaktır. Bu durum aynı zamanda Yunus Emre’nin ciddi bir İslami eğitim aldığını ileri sürenler için de yeni bir dayanak olacaktır.
Alan : Filoloji; Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|