Arap yarımadasında hakim kültür, dini açıdan şirk; siyasi açıdan ise asabiyetti. Değerler karmaşası olan şirk ve adaletsizlikleri meşru kılan asabiyet kültürü nedeniyle Evs-Hazrec, Arap yarımadasında iç savaşı en yoğun yaşayan kabile olmuştur. Bir asrı aşan bu çatışma süreci, bir kısır döngü olmasının yanı sıra Medineyi de yaşanmaz hale getirmiştir. Medineli Müslümanlar, İslam'ı kabul ederek bu her iki unsurun yerine İslam'ı koymuşlardır. Evs-Hazrec, başta Kureyş olmak üzere tüm müşrikleri karşısına alıp İslam'ı himaye işine koyulmuş; mal, can ve nesil olmak üzere her şeyini kaybetme pahasına da olsa bu uğurda ısrarcı olmuştur. Ancak İslam Tarihi alanında yapılan çalışmalarda Ensar kimliği genelde yapılan maddi fedakârlıklar öne çıkartılmak suretiyle tanıtılır. Kendileri ise hiç bir zaman bu husus üzerinden Ensarı tanımlamamıştır. Ensarı tanıyabilmek için bu karakteri meydan getiren unsurları bilmek gerekir. Biz bu çalışmamız ile Ensar kimliğini oluşturan unsurların kendi iç çatışmalarının oluşturduğu yıkımlar başta olmak üzere, ilahi yardım, Hz. Peygamberin yoğun gayretleri, kendi fedakârlıkları ve cesaretleri olduğunu gördük. Tüm bu etkenler ile Ensar kimliğinin kabile kültürüne alternatif oluşturduğunu ve bir sıfatın nasıl nesep gibi işlev gördüğünü tespit ettik.
Alan : Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|