Genişleme ve derinleşme adımlarını kullanan AB, Neo-fonksiyonalist bir bütünleşmeyle ekonomik birliktelikten siyasi bütünleşmeye doğru yol almıştır. Bu süreçle olası krizlere yönelik ortak pozisyon alma amacıyla dış politikaya ağırlık vermeye başlamıştır. Uluslararası sistemde her geçen gün ağırlığı artan AB, ekonomik yardımlar ve demokrasi vurgusuyla normatif bir güç olarak etkili bir aktör olmaya çalışmaktadır. Kimi zaman gücün ayrı yapısına vurgu yapan AB konuya bağlı olarak askeri, sivil veya normatif gücünü ön plana çıkarmaktadır. Küresel, bölgesel krizlerde hızlı ve ortak bir tepki geliştirmek isteyen AB, Maastricht Antlaşması’yla ortak dış ve güvenlik politikasını hayata geçirmiştir. AB dış politikasının temelini oluşturan ortak eylem-politika araçları, AB’nin ilk dış politika alanı olan İsrail-Filistin çatışmasında kullanılmıştır. Diplomasiyle birlikte ekonomik unsurları da kullanan AB, baskı kurarak çözümün bir parçası olmaya çalışmaktadır. Ekonomik yaptırım ve diplomatik bir dille sivil karakterine vurgu yapan AB, belirli ilkelere dayalı ortak bir pozisyon geliştirmiştir. AB üye ülkeleri, İsrail-Filistin çatışmasında uluslararası arenada da eylemlerine yansıyan bütünlük, tutarlılık ve dolayısıyla “tek seslilik ”ilkelerini sağlamıştır. ABD’nin taraf olduğu eylemlerde daha hızlı karar alabilen AB, tek başına kaldığında ise güvenirlik ve etkinlik hususlarında sorun yaşamıştır. Bu nedenle AB, uluslararası politikaları etkileyen ve yürütülmesine mali kaynaklarla yardımcı olan, başat aktör olmaktan uzak, sivil bir güç konumundadır.
Genişleme ve derinleşme adımlarını kullanan AB, Neo-fonksiyonalist bir bütünleşmeyle ekonomik birliktelikten siyasi bütünleşmeye doğru yol almıştır. Bu süreçle olası krizlere yönelik ortak pozisyon alma amacıyla dış politikaya ağırlık vermeye başlamıştır. Uluslararası sistemde her geçen gün ağırlığı artan AB, ekonomik yardımlar ve demokrasi vurgusuyla normatif bir güç olarak etkili bir aktör olmaya çalışmaktadır. Kimi zaman gücün ayrı yapısına vurgu yapan AB konuya bağlı olarak askeri, sivil veya normatif gücünü ön plana çıkarmaktadır. Küresel, bölgesel krizlerde hızlı ve ortak bir tepki geliştirmek isteyen AB, Maastricht Antlaşması’yla ortak dış ve güvenlik politikasını hayata geçirmiştir. AB dış politikasının temelini oluşturan ortak eylem-politika araçları, AB’nin ilk dış politika alanı olan İsrail-Filistin çatışmasında kullanılmıştır. Diplomasiyle birlikte ekonomik unsurları da kullanan AB, baskı kurarak çözümün bir parçası olmaya çalışmaktadır. Ekonomik yaptırım ve diplomatik bir dille sivil karakterine vurgu yapan AB, belirli ilkelere dayalı ortak bir pozisyon geliştirmiştir. AB üye ülkeleri, İsrail-Filistin çatışmasında uluslararası arenada da eylemlerine yansıyan bütünlük, tutarlılık ve dolayısıyla “tek seslilik ”ilkelerini sağlamıştır. ABD’nin taraf olduğu eylemlerde daha hızlı karar alabilen AB, tek başına kaldığında ise güvenirlik ve etkinlik hususlarında sorun yaşamıştır. Bu nedenle AB, uluslararası politikaları etkileyen ve yürütülmesine mali kaynaklarla yardımcı olan, başat aktör olmaktan uzak, sivil bir güç konumundadır.
Alan : Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|