Geçmişten günümüze toplumların özgürlük ve demokrasi taleplerine aracılık eden Sivil Toplum Kuruluşları (STK), sosyal faydayı sağlamak adına çoğunluğunu gönüllü çalışanların oluşturduğu kar amacı gütmeyen hükümet dışı bağımsız kuruluşlar olarak tanımlanmaktadır. Günümüzde eğitimden sağlığa, spordan sanata ve kültüre kadar birçok alanda faaliyet gösteren STK’lar; vakıf, dernek, kulüp, federasyon, birlik ve topluluk gibi farklı hukuki yapılarda toplumsal hayata öncülük etmektedir. Taşıdığı misyona bağlı olarak önemi her geçen gün artan ve yaygınlaşan STK’ların, kurumsallaşma yolunda çok ciddi sınamalardan geçtiği bilinmektedir. Bu noktadan bir taraftan yönetimsel sorunlar ve ekonomik kaygılarla yüzleşmek zorunda kalan STK’lar, diğer taraftan da Aralık 2019’un sonlarında Çin’de patlak veren COVID-19 salgını ile baş etmek zorunda kalmıştır. Dünya çapında devletlerin, yerel ve bölgesel yönetimlerin, ulus üstü ve uluslararası kuruluşların hazırlıksız yakalandığı pandemi sürecinde, STK’ların da böylesine geniş çapta bir salgından etkilenmemesi mümkün değildir. Özellikle kriz ve acil durumlarda daha çok ihtiyacını hissettiğimiz STK’lar, pandemi sürecinde hükümetlerin almış olduğu tedbirler kapsamında sahadaki aktif çalışmalarını ya azaltmak ya da faaliyetlerini sanal ortama aktarmak zorunda kalmıştır. Dolayısıyla çalışmada salgının yaratmış olduğu belirsizlik ve panik ortamı sonrasında birçok dönüşümün kontrolsüz bir şekilde gerçekleşeceği öngörülerek, bu sürecin STK’ların hizmet sunucu, öncü, değer koruyucu ve savunuculuk gibi işlevsel rolleri açısından ne gibi etkiler doğuracağı üzerinde durulmuştur.
Field : Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler
Journal Type : Uluslararası
Relevant Articles | Author | # |
---|
Article | Author | # |
---|