Mitolojik unsurların öne çıktığı eski çağlarda insanlar doğanın birçok öğesini kutsallaştırarak bunlara tanrısal nitelikler vermiş, böylece kült kavramı ortaya çıkmıştır. Güneş’ten aldığı ışığı Dünya’ya dolaylı olarak yansıtan, geceleri Güneş’in yerini alan Ay, göklerden gelen bir ışık kaynağı olması nedeniyle eski devirlerden itibaren kutsal bir nitelik kazanmıştır. Güneş’ten sonra gökyüzündeki en büyük ve en parlak gökcismi olan Ay’ın büyüyüp küçülerek girdiği şekiller, doğum ve ölüm döngüsüyle özdeşleştirilmiştir. Ayrıca Ay’ın sadece karanlıkta görünür olması, her gün doğup batması öteki dünya ile ve ölüp dirilme ile de ilişkilendirilmiştir. Dünya ile Ay arasındaki dönme ilişkisinin bilinmediği dönemlerde ilahi bir nitelik kazandırılan Ay tapımı, Sümer uygarlığında başlamış, Hitit uygarlığından geçerek ilk çağın bütün toplumlarına yayılmıştır. Ayın gökyüzündeki hareketi değişik fazlar halinde olduğundan, ilk çağlardan beri Ay’ın hareketlerine göre eylem yapma inancı vardır. Savaşa girme, kazanıp yenilme hep bu harekete göre fal açılarak değerlendirilmiştir. Her halkın mitolojisinde olduğu gibi Türk ve Slav mitolojilerinde de benzeşen ve ayrışan yönler mevcuttur. Ay’la ilgili inanışlar her iki halkın mitolojisinde de kutsallıkla, saygıyla ve kehanetle şekillendirilmiştir. Bunda, Ay’ın Dünya’ya yakın olmasının, Dünya’nın etrafında dönüşüne göre Hilal’den Dolunay’a kadar şeklinin ve büyüklüğünün değişmesinin, çekim kuvveti dolayısıyla med cezirlere neden olmasının payı vardır. Her iki mitolojik sistemde de Ay, Güneş’le ilişkilendirilir. Bu çalışmada Türk ve Slav toplumlarına ait mitik dünyalarda Ay’a verilen anlamlardan söz edilecek, Ay’la ilişkilendirilen olgulara değinilecek, Ay’la ilgili inançların geleneklere yansıması üzerinde durulacaktır.
Alan : Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|