Dil ve kültür politikaları on dokuzuncu yüzyılda romantik milliyetçilik akımıyla ön plana çıkmış ve toplumların kendini merkeze alarak ötekini tanımlamaya yönelik bir anlayış etrafında şekillenerek yürütülmüştür. Kimlik dolayısıyla ulus tanımlamalarında, dil önemli bir araç olarak görülmüş ulusal kimlik inşası, ardından da ulus devlet inşasını amaçlayan ilkeler üzerine temellendirilmiştir. Daha sonraki dönemlerde ise küresel ölçekte meydana gelen toplumsal hadiseler ve bu hadiselerin şekillendirdiği toplumsal zihniyetler, dil ve kültür politikalarının amaçlarını, araçlarını, içeriğini değiştiren ve çağın hâkim ruhunu bu politikalara yansıtan önemli bir etken hâline gelmiştir. Bugün kültürlerarası etkileşimi sağlayan, kültürel diplomasiyi etkin bir şekilde şekillendirip yönlendiren dijital iletişim çağının sınır tanımaz gücü ve araçları toplumların dil ve kültür politikalarını yeniden ele alıp değerlendirmelerini zorunlu kılmaktadır
The language and cultural policies have come to the forefront in the nineteenth century with the romantic nationalism flow and have been formed around a sense of society’s self-centering and defining the other. As a result of identity, in the definitions of the nation, language was seen as an important tool; it was based on the principles aimed at building the national identity, and then the national state. In subsequent periods, the social events occurring on a global scale and the social mentalities formed by these events have become an important factor that changes the objectives, tools, content of language and cultural policies and reflects the rule of the age in these policies. The unlimited power and tools of today’s digital communication age, which facilitates intercultural interaction and effectively shapes and guides cultural diplomacy, make it compulsory for communities to re-examine and evaluate language and cultural policies.
Dil ve kültür politikaları; on dokuzuncu yüzyılda romantik milliyetçilik akımıyla ön plana çıkmış ve toplumların kendini merkeze alarak ötekini tanımlamaya yönelik bir anlayış etrafında şekillenerek yürütülmüştür. Kimlik dolayısıyla ulus tanımlamalarında, dil önemli bir araç olarak görülmüş; ulusal kimlik inşası, ardından da ulus devlet inşasını amaçlayan ilkeler üzerine temellendirilmiştir. Daha sonraki dönemlerde ise küresel ölçekte meydana gelen toplumsal hadiseler ve bu hadiselerin şekillendirdiği toplumsal zihniyetler, dil ve kültür politikalarının amaçlarını, araçlarını, içeriğini değiştiren ve çağın hâkim ruhunu bu politikalara yansıtan önemli bir etken hâline gelmiştir. Bugün kültürlerarası etkileşimi sağlayan, kültürel diplomasiyi etkin bir şekilde şekillendirip yönlendiren dijital iletişim çağının sınır tanımaz gücü ve araçları; toplumların dil ve kültür politikalarını yeniden ele alıp değerlendirmelerini zorunlu kılmaktadır
Alan : Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler
Dergi Türü : Ulusal
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|