Özet:

Edebiyatın farklı alanlarında çalışmaları olan Avustralyalı Thomas Keneally, en çok 2. Dünya Savaşı’nın içinde yaşamış gerçek tarihi bir kişiliği, Oscar Schindler’i karakterleştirdiği Schindler’s Ark ile tanınır. Tarihsel bilince derinden kök salan bir anlayışla eserlerinin çoğunda önemli tarihi olaylar, figürler ve temalar öne çıkar. Öykülerinin gerisinde titizlikle araştırılmış tarihsel bağlam, tasvirlerinde ise sunduğu doğruluk ve özgünlük yansır ve tarihsel ayrıntılara olan bağlılığının anlatılarına kattığı derinlik ve zenginlikle okur, kendini o geçmişin içinde, önemli bir tarihsel olayın şahidi olarak bulur. Dinsel öğelerle dikkat çeken Schindler’s Ark da böylesi bir çalışmanın ürünüdür. Roman, insanlık, ahlak ve bireysel seçimlerin gücü hakkında derin etik sorunları gündeme getirir okuru kendi inançlarıyla yüzleşmeye ve adaletsizlik karşısında hem eylemin hem de eylemsizliğin sonuçlarının neler olabileceğini irdelemeye zorlar ve Schindler karakteri aracılığıyla kefaret, suçluluk temalarını ve ahlaki açıdan iflas etmiş bir toplumda yön bulmanın karmaşıklıklarını araştırır. Katolik bir geçmişin izinde ahlaksal bir dönüşüm geçiren Schindler’in kendisi küçük bir Tanrıya, kurtarıcı bir peygambere ve fabrikası da Nuh’un gemisine benzetilir. Kitapta sıkça dini kavram ve alıntılar çerçevesinde dinle metinlerarası bir bağlam kurulur. Schindler’s Ark’da göze çarpan dinsel imgeler, hikâyenin duygusal derinliğinin artırmasına, inancın dayanıklılığının vurgulanmasına ve insanlık, merhamet ve iyi ile kötü arasındaki mücadele gibi daha geniş temaların keşfedilmesine ve en karanlık zamanlarda bile teselli, anlam ve umut içinde dini inançların ve ritüellerin gücünün hissedilmesine anlamlı bir kapı aralar.

Anahtar Kelimeler: