Enerji talebi sürekli artan Türkiye enerjide bağımlılık sorununu mümkün olduğunca çözüme kavuşturma anlamında milli hedefler belirlemektedir. Bu kapsamda 2017 Mart ayında açıklanan Milli Enerji ve Maden Politikası doğrultusunda, enerjide dışa bağımlılık oranları yüksek ve yıllık bazda yaklaşık 55-60 milyar dolar düzeyinde enerji ithalatına sahip Türkiye’nin öz kaynaklarıyla bu bağımlılığı düşürmesi amaçlanmakta ve bu noktada linyite stratejik bir misyon yüklenmektedir. Bu politikada linyit açısından dikkat çeken hedef, yerli enerji kaynaklarını ve madenlerimizi ülke içinde değerlendirme yaklaşımıdır. Ancak yerli bir kaynak olarak linyitin payının arttırılması hedefine karşın (2016 yılında ithal kömüre ek vergi uygulaması yoluyla linyitin teşvik edilmesi/ithal kömürde ton başına 15 dolar ek vergi) doğal gaza dayalı termik santraller ve ithal kömüre dayalı termik santraller elektrik üretiminde etkin rol üstlenmeye devam etmektedir. Teşviğe rağmen ithal kömürün elektrik üretiminde %17 düzeyinde bir paya sahip olması maliyetinin uygunluğu ve daha kaliteli (yüksek kalori-daha az duman ve kül) olmasıyla ilgilidir. Bu anlamda enerji sektöründe özel kesimin hakim konumda olması linyitin tercih edilmesi ve bu kaynaktan daha fazla yararlanılması konusunda sorunlar yaratmaktadır. Ayrıca bir ülke açısından herhangi bir enerji kaynağına sahip olmak o kaynağın maksimum kapasitede kullanılacağı anlamına gelmez. Çünkü enerji güvenliği, tedarik kadar sürdürülebilirliği de kapsamaktadır. Bu aşamada Türkiye’nin son dönem enerji siyasetinde linyite yüklenen misyon; enerji güvenliği, sürdürülebilirlik (ekonomik, çevresel) ve milli enerji politikaları bağlamında değerlendirildiğinde tartışmalıdır.
The country’s energy demand is constantly increasing and its national goals are set to solve the problem of energy dependency as much as possible. In this context, according to the National Energy and Mining Policy, which was announced in March 2017, the energy dependency rates are high and the energy import rate is approximately $55-60 billion per year, with Turkey’s own resources aimed at reducing this dependency, and at this point the linearity is a strategic mission. The main objective in this policy is to evaluate our domestic energy resources and mines within the country. However, despite the goal of increasing the share of linyit as a local source (incentivation of linyit through the import coal extra tax in 2016 / $15 extra tax per ton of coal), natural gas-based thermal power plants and import coal-based thermal power plants continue to play an effective role in electricity production. Despite the suggestion, imported coal has a 17% stake in electricity production is related to its cost-compatibility and better quality (high calorie-less smoke and dirt). In this sense, the dominant position of the private sector in the energy sector creates problems with the preference of linyit and the use of this source more. Also, having any energy source from a country’s point of view does not mean that that source will be used in the maximum capacity. Because energy security covers sustainability as well as supply. In this phase, the mission charged with linearity in the last period of energy policy of Turkey should be discussed when assessed in the context of energy security, sustainability (economic, environmental) and national energy policies.
Alan : Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|