Her eserin içinden çıktığı bir toplum vardır ve eser doğal olarak o toplumun belli bir ağzının temel alınarak konuşulduğu ve yazıldığı kültür dili olan standart dilinin özelliklerini yansıtır. Ancak her eserin bir de müellifi/müstensihi vardır. Eser müellifinin/müstensihinin sanatına, dil ve üslubuna, dünyaya bakışına, bilgi seviyesine, hatta yaşamına dair izler taşır. Eserin ait olduğu edebî veya tarihî dönemin bilinen genel özelliklerini tekrar etmeyip, müellifin/müstensihin eserinin benzerlerinden ve çağdaşlarından farklı yönlerini tespit edip ortaya koyan çalışmalar bilinenlerin tekrarı yerine bilinmeyenlerin ortaya konması bakımından ayrı bir yere sahiptir. Sultan IV. Mehmet dönemi tarihçilerinden Hezârfen Hüseyin Efendi’nin “Tuhfetü’l- Erîbi’n-Nâfia li’r-Rûhânî ve’t-Tabîb’i (Tabibler ve Canlılar İçin Faydalı Mahir Bir Hediye) adlı eseri, 17. yüzyılda kaleme alınmış bir tıp eseridir. Osmanlı Devletinin yükselme döneminde olduğu 17. yüzyılda Osmanlı Türkçesinin oturmuş standart bir dili vardır. Çok geniş alanlara yayılan Osmanlı İmparatorluğunun dili, Arapça ve Farsçadan birçok unsuru alarak bir kültür dili durumuna gelmiştir. 17. yüzyıl Klasik Osmanlı Türkçesinin standart diliyle kaleme alınmış olsa da Tuhfetü’l- Erîbi’n-Nâfia li’r-Rûhânî ve’t-Tabîb’de Hezârfen Hüseyin Efendi’nin standart dilden farklı olarak tercih ettiği unsurlar bulunmaktadır. Bu sebeple bu çalışmada “Tuhfetü’l- Erîbi’n-Nâfia li’r-Rûhânî ve’t-Tabîb”in standart Osmanlı Türkçesinden imlâ, ses bilgisi ve söz varlığı bakımından farklılıkları üzerinde durularak, bu döneme ait metinlerde karşılaşılan güçlükleri aşmakta faydalı olmak amaçlanılmıştır.
Alan : Eğitim Bilimleri; Filoloji; Güzel Sanatlar; Hukuk; İlahiyat; Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler; Spor Bilimleri
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|