Bu çalışmanın amacı konut sektörünü ve sektöre yönelik hukuki düzenlemeleri tarihsel bir süreçte değerlendirmektir. Bu değerlendirmede sektör açısından önemli olaylar ve ekonomik veriler kullanılmıştır. Türkiye’de sektörün ön plana çıkan ilk özelliği hanehalklarının konut mülkiyeti konusunda sahipliği tercih etmesidir. Konutların çoğu özel girişimciler tarafından yapılmaktadır ve bedelleri bireysel gelirlere göre oldukça yüksektir. Bu temel özellikler nüfus artışı ve kentleşme hızı nedeniyle birçok dönemde sürdürülemez hale gelmiş ve kamu otoritesi için müdahale alanları yaratmıştır. Bu çalışmada sektörün deneyimi dört ana dönemde incelenmektedir. 1923-50 arası başkentin kentleşme hızının, hanehalklarının düşük gelir düzeyinin ve ilk gecekonduların etkilerinin gözlendiği yılardır. Bu yıllarda başkent Ankara için düşünülen çözümler sonraki yıllarda tüm ülke için şablon olarak kullanılmıştır. 1950-80 arasında da Türkiye’nin genelinde kentleşme hızı artmış ve konut ihtiyacı yaygınlaşmıştır. Bu dönemin ilk yıllarında Kat Mülkiyeti Kanunu, planlı kalkınma yıllarında ise, yapı kooperatifleri ve yapsatçılıkla biçimlenen girişimcilik, dönemin konut sektörünü de şekillendirmiştir. 1980’den sonra ise ekonomik ve siyasi krizler ortamında artan konut ihtiyacı toplu konutların desteklenmesini hedefleyen bir fon olan Toplu Konut Fonuna ve onu yönetecek Toplu Konut İdaresine (TOKİ) yol açmıştır. 1990’larda İdare, rant kollama faaliyetlerinin hedefi haline gelince yetkileri azaltılmıştır. Bununla birlikte yaşanan iki büyük depremden sonra kentlerin yenilenmesi amacıyla ihtiyaç duyulan kamu otoritesi TOKİ’nin yeniden yetkilendirilmesine neden olmuştur. Sonuç olarak bu çalışma, bu tarihsel sürecin tamamı hakkında özet bir bakış açısı sunarken günümüzde ulaşılan noktayı konut üretimi ve konutların niteliklerinin gelişmi verileri ile birlikte yorumlamaya çalışmaktadır.
Bu çalışmanın amacı konut sektörünü ve sektöre yönelik hukuki düzenlemeleri tarihsel bir süreçte değerlendirmektir. Bu değerlendirmede sektör açısından önemli olaylar ve ekonomik veriler kullanılmıştır. Türkiye’de sektörün ön plana çıkan ilk özelliği hanehalklarının konut mülkiyeti konusunda sahipliği tercih etmesidir. Konutların çoğu özel girişimciler tarafından yapılmaktadır ve bedelleri bireysel gelirlere göre oldukça yüksektir. Bu temel özellikler nüfus artışı ve kentleşme hızı nedeniyle birçok dönemde sürdürülemez hale gelmiş ve kamu otoritesi için müdahale alanları yaratmıştır. Bu çalışmada sektörün deneyimi dört ana dönemde incelenmektedir. 1923-50 arası başkentin kentleşme hızının, hanehalklarının düşük gelir düzeyinin ve ilk gecekonduların etkilerinin gözlendiği yılardır. Bu yıllarda başkent Ankara için düşünülen çözümler sonraki yıllarda tüm ülke için şablon olarak kullanılmıştır. 1950-80 arasında da Türkiye’nin genelinde kentleşme hızı artmış ve konut ihtiyacı yaygınlaşmıştır. Bu dönemin ilk yıllarında Kat Mülkiyeti Kanunu, planlı kalkınma yıllarında ise, yapı kooperatifleri ve yapsatçılıkla biçimlenen girişimcilik, dönemin konut sektörünü de şekillendirmiştir. 1980’den sonra ise ekonomik ve siyasi krizler ortamında artan konut ihtiyacı toplu konutların desteklenmesini hedefleyen bir fon olan Toplu Konut Fonuna ve onu yönetecek Toplu Konut İdaresine (TOKİ) yol açmıştır. 1990’larda İdare, rant kollama faaliyetlerinin hedefi haline gelince yetkileri azaltılmıştır. Bununla birlikte yaşanan iki büyük depremden sonra kentlerin yenilenmesi amacıyla ihtiyaç duyulan kamu otoritesi TOKİ’nin yeniden yetkilendirilmesine neden olmuştur. Sonuç olarak bu çalışma, bu tarihsel sürecin tamamı hakkında özet bir bakış açısı sunarken günümüzde ulaşılan noktayı konut üretimi ve konutların niteliklerinin gelişmi verileri ile birlikte yorumlamaya çalışmaktadır.
Alan : Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|