Görüntüleme
223
İndirme
54
Dünyayı daha iyi anlamak amacıyla bilgi üretmek ve bilim yapmak insanoğlunun temel amaçlarından biri olmuştur ve bilimsel faaliyetin nasıl ve ne şekilde yapılması gerektiğine dair tarih boyunca farklı yaklaşımlar ortaya çıkmıştır. Uzun bir süre doğa bilimleri olarak nitelendirilen bilimlerde kullanılan ve salt gözlem ile görgülcü bir tavra dayanan Pozitivist yaklaşımların, toplum ve bireyleri inceleyen sosyal bilimler içinde geçerli bir reçete olabileceği varsayılmıştır. Bu varsayıma karşı çıkan görüşlerden olan görecelik dışsal gerçekliğin var olmadığını ve toplumsal bilimlerde söz konusu metotların kullanılamayacağını belirtmekte iken sosyal inşacılık ise gerçeğin toplumsal olarak oluşturulan betimlemelere dayandığını öne sürmektedir. Fakat, sözü edilen yaklaşımların tümünün sosyal bilimlerdeki epistemolojik durumu tam olarak yansıtmadığı değerlendirilmekte olup bahse konu düşünce bu çalışmanın temelini oluşturmaktadır. Çalışmada, ‘Eleştirel Gerçekçilik’ yaklaşımının, sosyal bilimler çerçevesinde hem pozitivizmin gerçekliğini hem de görecelik ve sosyal inşacılığın bağlamsallığını belirli yönleriyle içerebileceği ve sosyal bilimlere bütüncül bir pencereceden bakmaya olanak sağlayabileceği düşüncesi çeşitli önermeler ile ortaya koyulmaya çalışılacaktır.
Producing information and making science in order to better understand the world has been one of the main objectives of mankind, and different approaches have emerged throughout history to how and how scientific activity should be done. It is assumed that the positivist approaches, which have been used for a long time in the sciences referred to as natural sciences and which are based on a simple observation and observational attitude, may be a valid prescription in the social sciences that study society and individuals. The proportionality of the opinions opposed to this assumption indicates that there is no external reality and that such methods cannot be used in social sciences, while social construction suggests that the truth is based on social imaging. However, it is estimated that all of the aforementioned approaches do not fully reflect the epistemological status in social sciences, and the subject thought is the basis of this study. In the study, the idea that the "Critical Reality" approach, within the framework of social sciences, can include both the reality of positivism and the contextuality of proportionality and social constructivity in certain aspects, and can enable social sciences to look from an integrated window.
Dergi Türü : Uluslararası
Makale Detay 
Benzer Makaleler
Dergi Bilgisi
Eseri Dinleyin
Alıntı Yap
Bu Sayfayı Yazdırın
Paylaş
Mendeley