Tarihsel süreçte yaşanan önemli olayların ya da iz bırakmış karakterlerin kentsel mekânda görünür kılınmalarına, hatırlanmalarına ve geleceğe aktarılmalarında görsel bir araç olarak kullanılan anıt heykeller, sanatın değişken ve devrimci yapısına uygun biçimde kendi dinamiklerini yenileme ihtiyacı duymaktadır. Toplumsal ve sosyo kültürel yapıların zamanla evrilmesi, bakış açılarının, düşünsel boyutun, ontolojik sorgulama düzeyinin de değişimini tetiklemiştir. Yaşanan değişimleri kendi sanat pratiğine entegre edebilen ve bu yeni gereksinimleri anıt heykel düzleminde uygulayabilen sanatçılardan biri olan Dani Karavan, kendine özgü bir anıt dili geliştirmiştir. Bunu yaparken doğayı, insanı, toplumsal değerleri, belleği ve mekânsal verileri yapıtlarının tasarım süreçlerinde uyum içinde kullanmıştır. Anıtın hikâyesini ya da karakterlerini klasik mantıkla değil, deneyimlenen ve içine dâhil eden bir anlayışla aktaran Karavan, insan-yapıt arasındaki dokunsal ve duygusal sınırları genişletmiş, kompozisyonu mekânla bütünleştirerek, yapıtlarını o yere özgü üretmiştir. Bu yaklaşımlar onun yeni bir anıt metodolojisi geliştirmesine olanak tanımıştır. Sanatçının ütopyasının bir parçası olan, bağlamın, belleğin, kentsel çevrenin, doğanın ve toplumsal dinamiklerin yapıta dâhil edilerek üretilen anıtlar, ortak hafızayı çağırıcı, bireyin duygu ve düşünce dünyasına sızan, mekânla uyumlu, yaşamı üstüne çeken, ayrıştırıcı ve ötekileştirici unsurları geri plana iten, aktif katılıma davet eden plastik bir deneyim ve paylaşım alanına dönüşmektedir.
Alan : Güzel Sanatlar
Dergi Türü : Ulusal
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|