Yeni bir çağın eşiğindeyiz. Dijital teknolojiler doğrudan üretim ilişkilerine dâhil oldukları ve üretim biçiminin değişmesine etki ettikleri için çağ değişiyor. Geriye doğru dönüp bakıldığında görünen odur ki tarihinin her döneminde insanlık, kendi hikâyesini genelde üretim araçları, üretim biçimi ve üretim ilişkileri üzerinden dizayn etmiştir. İnsanlık tarihinin çağlara bölünüşü, dönemlere ayrılışı da öncelikle üretim temeli üzerinden gerçekleşmiştir. Çünkü üretim toplumdaki bütün bir sistemin temelini oluşturmaktadır. Örneğin, insanların doğayla baş başa oldukları toplayıcılık döneminde insan toplulukları da dağınık ve sistemsizdi. İnsanların toprağı ekip biçmeyi öğrenmeleriyle birlikte yerleşik yaşama geçilmeye, dolayısıyla da toplumsal sistemler oluşmaya başladı. Toprağa dayalı oluşan bu toplumsal sistem binyıllar boyu insanlığı toprak sahibi efendiler ve topraktan yoksun köleler biçiminde ikiye ayırarak devam etti. Makineleşmeyle birlikte ise toplumsal sistem üretim araçlarına, yani makinelere sahip patronlar ve onların emrinde çalışan işçiler ikilisi üzerine biçimlendi. Günümüzün dijitalleşme çağında ise insanlık dijital alanda varlık gösterenler ve dijital alana erişim sağlayamayarak bu alanda varlık gösteremeyenler olmak üzere ikiye ayrılarak yeni bir sistem oluşturmaya yöneldi. Bu yazıda da insanlık tarihinin bu ayrımlar üzerine temellenerek geçmişten bugüne gelişimini kültürel temel üzerinden kısaca değerlendirmeye çalışacağız.