Amaç: Kiliniğimizde laparoskopik radikal prostatektomi operasyonu yapılan hastaların özellikleri ile onkolojik ve fonksiyonel sonuçlarının değerlendirilmesi. Hastalar ve Yöntem: Kliniğimizde 2008-2011 yılları arasında baştan sona laparoskopik olarak yapılan 23 radikal prostatektomi vakası retrospektif olarak tarandı. Hastaların preoperatif özellikleri, perioperatif ve postoperatif komplikasyonları ve bunların tedavileri, biyokimyasal nüks oranları incelendi. Bulgular: Hastaların operasyon sonrası prostatektomi patolojileri 19 hastada Gleason skoru 3+3 (%82,6), 3 hastada 3+4 (%13), 1 hastada 4+3 (%4,3) olarak geldi. Cerrahi sınır 5 (%21,7) hastada pozitif (+) olarak tespit edildi. TNM 2009 evrelemesine göre 4 (%17,3) hastanın patolojisi T2a, 13 (%56,5) hastanın T2c, 5 (%21,7) hastanın T3a, 1 (%4,3) hastanın T3b olarak geldi. İki (%8,6) hastada postoperatif anastomoz kaçağı meydana gelmiş, 1 (%4,3) hastada ise vezikorektal fistül meydana gelmiştir. On beş (%65,2) hastada postoperatif dönemde erektil disfonksiyon (ED) gelişmiştir. Beş (%21,7) hasta anastomoz darlığı nedeniyle tekrar opere edilmiştir. Postoperatif 1. yılda 3 (%13) hastada biyokimyasal nüks saptanmıştır (prostat spesifik antijen (PSA) değeri >0,2 ng/ml). Sonuç: Onkolojik ve fonksiyonel sonuçlar açısından bakıldığında açık retropubik radikal prostatektomi (RRP) ve laparoskopik radikal prostatektomi (LRP) sonuçları benzerdir. Ancak LRP’de öğrenme eğrisi uzun olduğu için operasyon süresi ilk serilerde RRP’den daha uzundur. Öğrenme eğrisi tamamlandıktan sonra LRP postoperatif ağrı, kan transfüzyonu ihtiyacı, hastanede kalış süresi açısından RRP’ye göre daha avantajlı bir cerrahi tekniktir.