1980’lerde İslamcı kadınlar kamusal ve özel alanda İslami pratikleri daha görünür kılmaya çalışırken, moderniteyi reddetmeyerek Kemalist çağdaşlaşmanın araçlarından kendi dünya görüşleri çerçevesinde faydalanmışlardır. ‘28 Şubat Süreci’yle gelen siyasetten uzaklaşma ve türban sorunu yüzünden dışlanmışlık, şehirdeki eğitimli dindar kadını laik devlet ve İslami ideolojinin erkek egemen yapılarını ve pratiklerini sorgulamaya yöneltmiş ve bir bireysellik arayışının önünü açmıştır. Bu çalışma, demokratikleşme sürecine katılmak ve toplumsal cinsiyet eşitsizliklerini sorgulamak iddiasındaki yeni dindar kadın hareketliliğinin temsilcilerine bakmaktadır. İslami eğilimli kadın derneklerinde dindar kadın kimliğinin yeniden inşası bağlamında öne çıkan ve reformculuğun açmazları, feminizmle ilişki, kadın hareketi içindeki konumları ve örgütsel kapasite geliştirmeye ilişkin meselelerin altı çizilmektedir. Ele alınan derneklerdeki aktivist kadınların bu konulardaki görüşleri ve kimlik algıları incelenmektedir.
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|