Toplumsal cinsiyet kavramı, genellikle ikili karşıtlıklar erkek/kadın özellikleri olarak zihinde belirginleşmektedir. Cinsiyet kavramı genel olarak biyolojik bir ayrıma işaret ediyor olsa da toplumsal cinsiyet, kültürel olarak inşa edilmiş erkek/kadın kimliklerini ortaya koyan bir kavramdır. İnsanoğlunun yaşadığı coğrafya ve zamandan bağımsız olarak her kültürün, toplumsal hayatı derinden etkileyen kadın/erkek davranışları hususunda belirgin kuralları vardır. Toplumun kültürüne, gelenek göreneklerine ve değerlerine göre toplumsal cinsiyet ve toplumsal cinsiyet rolleri öğrenilmektedir. Coğrafya ve zamandan bağımsız olarak her kültürün, kadın ve erkeklerin davranışı hususunda belirgin kuralları vardır. Bu kurallar, kadın ve erkeğin nasıl olması, nasıl davranması gerektiğini ve hangi sorumlulukları olduğunu belirten rollerdir. Geleneksel olarak cinsiyet rollerinin ortaya çıkması, kadına yönelik cinsiyet ayırımcılığının doğmasına sebep olmuştur. Cinsiyet ayırımcılığı, kadın ve erkeklerin fırsatlara ulaşmasındaki eşitsizlik, çalışma hayatına kadınların sınırlı katılımı, kadınlarla erkekler arasındaki ücret eşitsizliği ve en önemlisi fiziksel güçlerinden doğan farkların kadına şiddet olarak dönmesi gibi daha birçok toplumsal konu ile ilişkilendirilebilir. Bu araştırma, kişisel kimliğin önemli bir bileşeni olarak toplumsal cinsiyetin eskiçağ toplumlarındaki ifadesine odaklanmaktadır. Eskiçağ toplumlarının toplumsal cinsiyet bağlamında sahip olduğu düşünce ve tutumların neler olduğunu, bu düşünce ve tutumların cinsiyet rollerinin şekillenmesine ve bireylerin cinsiyet temelinde ayrışmasına nasıl yansıdığını araştırarak Eski Mezopotamya ve Eski Anadolu hukukunda var olan cinsiyetçi kanun maddeleri ve bu düzenlemelerin toplumsal yaşam üzerindeki etkilerini ortaya koymayı amaçlamaktadır.
Toplumsal cinsiyet kavramı, genellikle ikili karşıtlıklar erkek/kadın özellikleri olarak zihinde belirginleşmektedir. Cinsiyet kavramı genel olarak biyolojik bir ayrıma işaret ediyor olsa da toplumsal cinsiyet, kültürel olarak inşa edilmiş erkek/kadın kimliklerini ortaya koyan bir kavramdır. İnsanoğlunun yaşadığı coğrafya ve zamandan bağımsız olarak her kültürün, toplumsal hayatı derinden etkileyen kadın/erkek davranışları hususunda belirgin kuralları vardır. Toplumun kültürüne, gelenek göreneklerine ve değerlerine göre toplumsal cinsiyet ve toplumsal cinsiyet rolleri öğrenilmektedir. Coğrafya ve zamandan bağımsız olarak her kültürün, kadın ve erkeklerin davranışı hususunda belirgin kuralları vardır. Bu kurallar, kadın ve erkeğin nasıl olması, nasıl davranması gerektiğini ve hangi sorumlulukları olduğunu belirten rollerdir. Geleneksel olarak cinsiyet rollerinin ortaya çıkması, kadına yönelik cinsiyet ayırımcılığının doğmasına sebep olmuştur. Cinsiyet ayırımcılığı, kadın ve erkeklerin fırsatlara ulaşmasındaki eşitsizlik, çalışma hayatına kadınların sınırlı katılımı, kadınlarla erkekler arasındaki ücret eşitsizliği ve en önemlisi fiziksel güçlerinden doğan farkların kadına şiddet olarak dönmesi gibi daha birçok toplumsal konu ile ilişkilendirilebilir. Bu araştırma, kişisel kimliğin önemli bir bileşeni olarak toplumsal cinsiyetin eskiçağ toplumlarındaki ifadesine odaklanmaktadır. Eskiçağ toplumlarının toplumsal cinsiyet bağlamında sahip olduğu düşünce ve tutumların neler olduğunu, bu düşünce ve tutumların cinsiyet rollerinin şekillenmesine ve bireylerin cinsiyet temelinde ayrışmasına nasıl yansıdığını araştırarak Eski Mezopotamya ve Eski Anadolu hukukunda var olan cinsiyetçi kanun maddeleri ve bu düzenlemelerin toplumsal yaşam üzerindeki etkilerini ortaya koymayı amaçlamaktadır.
The concept of social gender is often manifested in the mind as male/female characteristics of bilateral contradictions. Although the concept of gender generally indicates a biological separation, social gender is a concept that reveals the cultural-built male/female identities. Regardless of the geography and time in which the human being lives, every culture has clear rules on the behavior of women and men that deeply affects the social life. According to the culture of society, traditions and values, social gender and social gender roles are learned. Regardless of geography and time, every culture has clear rules on the behavior of women and men. These rules are roles that indicate how a woman and a man are, how they should behave and what responsibilities they have. Traditionally, the appearance of gender roles has caused the birth of gender discrimination towards women. Gender discrimination can be associated with many more social issues, such as inequality in women and men’s access to opportunities, limited participation of women in the working life, inequality in wages between women and men, and, most importantly, the differences arising from physical strengths, turning women into violence. This research focuses on the expression of social gender as an important component of personal identity in ancient societies. The study of what the thoughts and attitudes that ancient societies have in the context of social gender, how these thoughts and attitudes reflect the formation of gender roles and the division of individuals on the basis of gender, aims to reveal the articles of gender law existing in Ancient Mesopotamia and Ancient Anadolu law and the effects of these arrangements on social life.
Alan : Eğitim Bilimleri; Filoloji; Güzel Sanatlar; Hukuk; İlahiyat; Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler; Spor Bilimleri
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|