Tasavvufun bir ilim dalı olarak teşekkülünden itibaren her devirde semâ tartışılan bir konu olmuştur. Bazı âlimler semâyı haram saymış, bazıları ise semâyı savunmuş ve semânın önemini anlatan eserler yazmışlardır. Osmanlılar döneminde bu tartışmalar fakihler ile sûfîler arasında çok ileri boyutlara varmıştır. Kuzey Afrika’da ise semâ tartışmaları, nazari boyutta ve hoşgörü çerçevesinde, daha çok sûfîler arasında cereyan etmiştir. Kuzey Afrika sûfîleri semâ konusunu: semânın mahiyeti, semâ ehli ve semânın hükmü başlıkları etrafında ele almışlardır. Semânın mahiyeti konusundadetaylı açıklama İbnü’l-Arabî tarafından yapılmıştır. O, semânın ehli ve hükmü hususunu da semânın mahiyeti noktasından değerlendirmiştir. Ebû Medyen ve Ahmed Zerrûk semâya mahiyetinden ziyade, ehli ve hükmü açısından yaklaşmıştır. Kuzey Afrika tasavvuf düşüncesinde Medyenî-Ekberî ekolün temsilcileri olan sûfîler hakîkati duyma anlamındaki mutlak semâyı vazgeçilmez saymış, müzikli semâ meclislerini mübah görmekle birlikte uygun bulmamışlardır. Şâzilî-Zerrûkî ekolün temsilcileri mutlak semânın hakikate eriştireceğini belirtmekle birlikte müzikli semâyı haram addederek mensuplarına yasaklamış ve genel olarak semâ hakkında olumsuz kanaat beyan etmişlerdir.
Alan : İlahiyat; Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|