Özet:

Barış ve demokrasi, iki kavramın da birbirini güçlendirdiği varsayılan, aynı madeni paranın iki yüzü gibidir. Bu nedenle, dünya barışına dair beklentileri anlamak için, savaşların veya potansiyel tehditlerin neden ulus devletlerin tarihinde böylesine tekrar eden olaylar olduğunu anlamak gerekmektedir. Bununla bağlantılı olarak, uluslararası ilişkilerin doğasını ve uluslararası sistemdeki devletlerarasında eylem, tepki, işbirliği, düşmanlık ve barışa neden olan belirleyici faktörleri de anlamlandırmak gerekmektedir. Liberal demokratik devletlerin, kanun önünde eşitlik, özgür konuşma ve diğer sivil özgürlükler, özel mülkiyet ve seçilmiş temsilciler gibi sağladığı bireysel hakların savaş karşıtı olması beklenmektedir. Yine, savaş yükünü taşıyan vatandaşların hükümetlerini seçebildiği bir sistemde savaşlar gereksiz hale gelmektedir. Dahası, liberal demokrasi ile vatandaşlar ticaretin, demokrasinin ve uyum içinde yaşamanın faydalarının ancak barış şartlarında kullanılabileceğini takdir etmektedirler. Ancak tüm bunlara rağmen bu çalışma, sürdürülebilir bir barış ortamı oluşturmanın birçok çözülmemiş problemi barındırdığını iddia etmektedir. Özellikle çok çeşitli küresel tehditleri barındıran bir dünyada, demokratik ilkelerin sürdürülebilirliği ve dünya düzeninin güvence altına alınması gittikçe zorlaşmaktadır. Çatışma ve potansiyel tehditler hala demokratik devletlerin en önemli hayatta kalma sorunlarından biridir. Kendi vatandaşlarını korumak için, devletler diğer devletlere demokratik olmayan yaklaşımları kolaylıkla uygulayabilmektedirler. Dünya barışını sağlamak mümkün müdür? Dünya barışını sağlamak için potansiyel tehditleri yok etmek yeterli midir? Bu çalışma, bu sorulara cevap verirken tarihsel bir analiz sunacak ve potansiyel tehditleri açıkladıktan sonra, dünya barışı sağlamak için hareket edenlerin nasıl potansiyel tehdit olabileceğinin değerlendirmesi yapılacaktır.

Anahtar Kelimeler: