İnsanlık tarihi boyunca birçok kültürde görülen çocuk istismarı, farklı ve karmaşık ne-denleri, ciddi sonuçlarıyla evrensel bir halk sağlığı sorunudur. Çocukluk yaşamında maruz kalınan bir takım örseleyici davranışlar bireylerin fiziksel, bilişsel ve duygusal gelişimlerini olumsuz yönde etkileyerek ciddi yaralanmalara, sakatlıklara ve hatta ölümlere neden olmakta-dır. Son yıllarda tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de hassasiyetle üzerinde durulmasına rağmen; konunun yeterince bildirilmemesi, gizli kalması, tanı konulmasındaki güçlükler, mev-cut ortak bir veri sisteminin olmaması gibi birçok nedenden dolayı sosyal ve tıbbi bir sorun olarak ciddiyetini korumaktadır. İstismarcının aile fertlerinden biri olması, karmaşık ahlaki ve hukuki gereklilikler istismarcının yakalanması ve ceza almasını zorlaştırmaktadır. Toplumun geleceğinde payı çok yüksek olan çocukların fiziksel ve ruhsal açıdan sağlık-larının korunması oldukça önemlidir. Çocuk istismarının türü ne olursa olsun, olguların multidisipliner ve bütüncül yaklaşımla değerlendirilmesi gerekmektedir. Çocukların beden ve ruh sağlığını ciddi biçimde zedeleyen bu tür davranışlardan korunmalarında, sağlık çalışanla-rına, öğretmenlere, alanda çalışan uzmanlara, yöneticilere büyük sorumluluklar düşmektedir. Kötü muameleye maruz kalan çocukların tespit edilmesi, risk gruplarının belirlenmesi istismarı önleme çalışmalarının etkin hale getirilmesi, atılması gereken önemli adımlardan birisidir. Bu bağlamda kamu yönetimine önemli sorumluluklar ve görevler düşmektedir. Zira sağ-lıklı bir toplum, ancak çocukların ruhsal ve bedensel yönden sağlıklı yetişmelerine bağlıdır. Kamu yönetimi geleceğin insan kaynağını oluşturacak, ülkenin ekonomik gücüne katkı sağla-yacak çocukların ihmal ve istismarının önlenmesinden birinci derecede yükümlüdür. Çocuğun ihmal ve istismarına yönelik sosyal politikalar oluşturmak, uygulamak ve bu uygulamalara dair değerlendirmeler yapmak, alınacak önlemleri tespit etmek kamu yönetiminin başlıca görevidir. Zira konuyla ilgili gerek hukuki yaptırımları uygulayacak, gerekse toplumsal bilinçlenmeyi ve hassasiyeti oluşturacak, kültürel dönüşümü sağlayacak olan güç, kamu yönetimidir. Anayasamız da (m.41) kamu yönetimine çocukların korunması ile ilgili sorumluluk yük-lemiştir. Ancak kamu yönetiminin bu alandaki görev ve sorumluluğunu yerine getirdiği tartışma konusudur. Kamu yönetimi çocuk istismarı ile ilgili kayıtların düzenli tutulması ve bu tür olayların takip edilmesi için gerekli önlemleri almalıdır. Ailelerin ve toplumun bilinçlendirilmesi bu tür olayların azaltılmasında hukuki yaptırımlar kadar etkilidir. Günümüzde en çok tartışılan konulardan biri olmasına rağmen gündeme gelen ve ortaya çıkan kısım aysbergin ancak su yüzünde kalan bir kısmıdır. Tüm dünyada olduğu gibi ülke-mizde de bu konuda kamu yönetiminin desteğine ve gücüne ihtiyaç duyulmaktadır. Ancak günümüzde ortaya çıkan olaylara ve sergilenen tutumlara bakıldığında bu alanda yapılan ça-lışmaların yeterli olduğunu söylemek oldukça zordur. Ayrıca çocuğa yönelik ihmal ve istismar vakalarının yetkili makamlara bildirilmesi ahlaki ve hukuki bir zorunluluktur. Gizli kalan ve müdahale edilemeyen her olgu, kısa ve uzun dö-nemde psikolojik sorunlar oluşturarak, bireyin tüm yaşamı etkileyen kalıcı izler bırakır. Özetle hem hukuki yaptırımlar hem de sosyal bilinçlenme hususunda yapılacak çok iş, alınacak çok mesafe vardır. Bu da kamu yönetiminin temel görevlerinden birisidir.
Field : Eğitim Bilimleri; Filoloji; Güzel Sanatlar; Hukuk; İlahiyat; Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler; Spor Bilimleri
Journal Type : Uluslararası
Relevant Articles | Author | # |
---|
Article | Author | # |
---|