Başörtülü olmak yalnızca bireysel dini bir davranış olmayıp sosyal, kültürel ve politik yaşantılarla da bağlantılıdır. Başörtüsünü takma veya çıkarma kararı vermek de tamamen bireyin öznel kararı olmayıp yine bu yaşantıların uzantısı olabilmektedir. Bu çalışmada önceden başörtülü olan kadınların başörtüsünü çıkarma kararı verirken sosyal, kültürel ve politik yaşantılarıyla da bağlantılı olarak karar verme süreçlerinde yaşadıkları bilişsel çelişkileri nasıl giderdikleri sorusuna cevap aranmaktadır. Çalışmada örneklem olarak “yalnizyürümeyeceksin.com” isimli çevrimiçi platforma 01.01.2020-01.03.2020 tarihleri arasında gönderilen 63 mektup seçilmiştir. Bu mektuplara içerik analizi yöntemi uygulanarak bulgulara ulaşılmıştır. Paylaşılan mektuplar incelendiğinde başörtüsünü kullanmak istememe (1.biliş) ve başörtülü olma (2. biliş) arasındaki tutarsızlığın bireylerde hoşnutsuzluktan depresyona kadar çeşitli düzeylerde rahatsızlık uyandırdığı görülmektedir. Bu rahatsızlığın giderilmesi için başörtüsünü açma davranışını gerçekleştirme sürecinde bireylerin kıyafetlerde ve yaşam tarzında sekülerleşme (tutarlı biliş ekleme), dış dünyadan soyutlanma (çelişkiyi azaltma), ailenin dini yaşantısını yeterli görmeme (tutarlı biliş ekleme), ailenin baskıcı tutumlarını ön plana çıkarma (çelişkiyi azaltma), ekonomik bağımsızlık kazanma (tutarlı biliş ekleme), aileden ayrı yaşama (tutarlı biliş ekleme), dinin diğer gereklerini yerine getirmediğini ifade etme (tutarlı biliş ekleme) yöntemleriyle yaşadıkları bilişsel çelişkiyi gidermeye çalıştıkları görülmüştür. İçerik analizinden elde edilen sonuçlardan biri de bireylerin bir kısmının yalnızca dini tutum ve davranış değişikliği değil dinden ayrılmayı da tecrübe etmiş olmasıdır. Başörtüsünün sembolize ettiği grup kimliğine ait hissetmeme de öne çıkan bir başka temadır. Bunların yanında inancını yitirmediği halde başörtüsünün anlamını yitirdiğini ifade edenler ve sadece örtünmek zor geldiği için örtünmeyi reddedenlerin de olduğu görülmektedir.
Being a hijabi is not only individualistic worship but is related to social, cultural, and political experiences. Therefore, wearing or taking of headscarf may not be a free decision of an individual. This study tries to find the answers to how women eliminate their cognitive dissonances in the process of taking off headscarves considering its links with social, cultural, and political experiences. In this study, 63 online letters that were published on the “yalnizyürümeyeceksin.com” website between 01.01.2020 and 01.03.2020 are chosen to be the sample. I applied content analysis to these documents. In the light of this analysis, I found that the dissonance between not wanting to wear the headscarf (1st cognition) and being hijabi (2nd cognition) can be the reason for a series of disturbances from discontentment to depression. As a result, to eliminate this dissonance, the individuals may try to use these methods to reduce the dissonance: secularizing both with the clothes and the style of living (adding supportive cognition), alienizing from the World (reducing the dissonance), describing religious life of their own family inadequate (adding supporting cognitions), emphasizing family’s oppressive attitudes (reducing the dissonance), getting economic independence (adding supportive cognition), have a separate house from family (adding supportive cognition), confirming that they do not perform other religious obligations either (adding supportive cognition). One of our findings is some individuals not only change their attitude about headscarves but also experience the conversion. Another prominent theme in the findings is some women take off their headscarves because they started to think that it is excessively hard to wear.
Alan : İlahiyat
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|