Gazâlî’nin insan anlayışı iki açıdan ele alınabilir. Bunlardan birincisi, insan olarak dünyaya gelmek anlamında insan doğmak; ikincisi ise insan doğmanın gereklerini yerine getirmek anlamında insan olmaktır. Yaptığımız bu ayrımı belirleyen temel etken ise içerisinde insanın özel bir gayretinin bulunup bulunmamasıdır. Bu makale, Gazâlî’nin insan anlayışında, insan doğmak kısmını ele alır. Diğer bir ifadeyle makalenin konusu, insanın diğer varlıklar arasındaki yeri, potansiyel olarak sahip olduğu kuvvet ve yetileridir. Gazâlî’ye göre varlık kümesi Tanrı ve O’nun fiillerinden meydana gelir. Tanrı, zatı ve sıfatları ile biricik olandır. O’nun fiilleri ise âlem olarak isimlendirilir. Her fiil faili hakkında bilgi vericidir. Âlem de kendisi vasıtasıyla Tanrı bilinsin diye yaratılmıştır. Beden ve ruhtan müteşekkil olan insan ise, bedeniyle cisimler âlemine, ruhuyla Tanrı’ya nispet edilir. O, âlemde özel bir yere sahiptir. Âlemin özeti olarak yaratılmıştır ve âlemin tamamından misaller taşır. Bu sayede âlemi idrak eder ve bu idraki onu Tanrı’ya ulaştırır. Melek ve hayvan özelliklerini birlikte taşıyan insan, hayvanlığın en alt derecesinden melekliğin en yüksek derecesine yükselebilecek potansiyeldedir.
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|