Son yıllarda gelişen müzik-duygu araştırmaları, kimi araştırmacılara göre toplu bir şekilde kafa karıştırıcı model varyasyonları ve terminolojileri ortaya çıkarırken aynı zamanda tutarsız dataların birikmesine de neden olmaktadır. Bir yandan multidisipliner yaklaşımlar (psikoloji, mühendislik, müzikoloji, akustik, tıp) yardımıyla da çözümlenmeye çalışılan müzik-duygu araştırmaları birçok kavramsal karmaşayı da (duygu, duygu durum ayrımı, hissedilen ve algılanan duygu ayrımı) beraberinde getirmektedir. Ancak müzikoloji penceresinden yaklaşım oldukça azdır. Psikologların yaptıkları çalışmaların temel sorunu, uyaran olarak seçilen yapıtların, katılımcılar için gerek kültürel gerekse müzik tercihi açısından uygun olmamasıdır. Sözgelimi barok döneme ilişkin herhangi bir dinleme pratiği olmayan birine, bu müzik türünde neler hissettiğinin sorulması araştırmalarda ki olumsuz noktalardan biridir. Toplumsal ve kültürel değişimler göz ardı edildiğinden kişinin içinde bulunduğu gerçek ortamda müziğe karşı hissettiği duygu durumlarının tespiti mümkün olmamaktadır. Müzik ve duygu üzerine iki yüzü aşkın makalenin taranması sonucu bu çalışmalarda yalnızca laboratuvar ortamı mantığıyla çalışıldığı ve sonuçların güvenilir olmadığı sonucuna varılmıştır. Bu çalışma ise müziğin farklı zaman diliminde oluşturduğu duygu durum değişikliklerini ortaya çıkarmayı amaçlamaktadır. Bunu açıklarken de müzik türleri ve aşina olmanın duygu değişimine etkisi üzerinde durularak nitel ve nicel araştırma yöntemlerinden, Öz-Raporlama, Yarı Kurgulu Görüşme tekniklerinden ve Boyutsal Duygu Model’inden (Dimensional Emotion Model) yararlanılmıştır. Çok sayıda katılımcıyla yapılması planlanan araştırma, aynı gruba dört müzik türünde uyaranın farklı zaman ve mekanlarda dinletilmesiyle gerçekleştirilmiştir. Sonuçların elde edilmesinde yapılan yarı kurgulu görüşme çözümleriyle birlikte veriler Pearson Korelasyon Analizi ve Bağımsız Gruplar T-Testine tabi tutulmuştur.
The developing music-sentiment research in recent years, according to some researchers, collectively reveals confusing model variations and terminologies while also causes the accumulation of incompatible data. On the one hand, music-sensory research, which is attempted to be resolved with the help of multidisciplinary approaches (psychology, engineering, musicology, acoustics, medicine), also brings many conceptual complexities (sensory, emotional status distinction, feeling and perceived emotional distinction). But the approach from the musicology window is quite small. The main problem of the studies that psychologists do is that the works selected as a warning are not suitable for the participants in terms of cultural or music preference. Asking a person who has no listening practice regarding the Baroque era, what he feels in this kind of music is one of the negative points in the research. As social and cultural changes are ignored, it is impossible to identify the emotional conditions that the person feels against music in the real environment in which he is. The scan of more than two faces of the article on music and emotions found that in these studies only the laboratory environment was studied with logic and the results were not reliable. This study, however, aims to reveal the emotional conditions that music creates in different periods of time. To explain this, it also took advantage of quality and quantitative research methods, self-reporting, semi-oriented conversation techniques, and the Dimensional Emotion Model (Dimensional Emotion Model), focusing on the influence of music types and familiarity on the change of emotions. The research planned to be done with a large number of participants was carried out by listening to the same group in different times and locations of the four-type music alarm. In addition to the semi-phantastic interview solutions made in the obtaining of the results, the data was subjected to Pearson Correlation Analysis and Independent Groups T-Test.
Alan : Güzel Sanatlar
Dergi Türü : Ulusal
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|