Bu çalışmanın amacı, insan-çevre coğrafyasındaki farklı yaklaşımları Anglo-Amerikan ve tarihsel bir perspektifle ortaya koyarak, bunların Türk coğrafyasındaki yansımaları üzerine bir değerlendirme yapmaktır. Coğrafyanınyaygın tanımlarından birisi insan ile çevre arasındaki karşılıklı ilişkilerin incelenmesi şeklinde olandır. Bu tanımda geçen ilişki tarihin ilk dönemlerinden geçen yüzyıla kadar hep çevresel etkiler anlamında ele alınmıştır. Ancak son yüzyıl içerisinde hem sosyal, politik ve teknolojik yenilikler hem de bilim felsefesindeki değişimler nedeniyle insan-çevre coğrafyasına çok farklı yorumlamalar getirilmeye başlanmıştır. Başlangıçta çevresel etkilerin hâkimiyetini savunan çevresel determinizme gösterilen ilk tepkiler insanın, çevrenin sunduğu olanaklar içerisinden, kültürel birikimine bağlı olarak farklı seçimler yapabildiği gerçeği üzerine temellendirilmişti. Kültürel birikim ve adaptasyon yeteneğine vurgu yapan bu Olasıcılık görüşü aynı zamanda kültürel ekolojinin de temelini oluşturmuştur. Özellikle son 50 yıldır insan hareketliliğinin daha önce görülmemiş boyutlarda artması ile çevresel algı ve davranışsal coğrafya daha önceki yaklaşımları gölgede bırakmaya başlamıştır. Diğer taraftan büyük ölçekli projeler ve kültürel yapılar, çevreyi değiştirici unsur olarak insanı ön plana çıkarmıştır. Bu anlayış bir süre sonra küçük yerel toplumların çevreleri ile ilişkilerinin küreselleşme, bölgesel ve ulusal politikalar ve güç ilişkileri tarafından önemli ölçüde etkilendiğinin anlaşılması ile yerini politik ekolojik yaklaşımlara bırakmıştır. Temelde metodolojik olan bölgesel, yaklaşımları bakımından da çevresel determinist karaktere sahip Türk coğrafyası ise bu farklı paradigmaları anlamlı bir şekilde takip etmekten uzaktır. Bu çalışma bütün bu farklı yaklaşım ve süreçlerin dünya ve Türk coğrafyasındaki etki ve ağırlığını tartışmayı amaçlamaktadır.
Alan : Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler
Dergi Türü : Ulusal
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|