Günümüzde hızlı nüfus artışı, nüfusun kentlerde yoğunlaşması, kentsel planlamanın, enerji verimliliği ve güvenliğinin dikkate alınmadan yapılması, ulaşım, sanayi ve konutlarda enerji sarfiyatının artması ve sonuç olarak tüketim toplumuna dönüşülmesi nedeniyle enerjiye olan talep giderek artmaktadır. Bununla birlikte artan enerji talebinin karşılanabilmesi ve küresel iklim değişikliğiyle mücadele kapsamında küresel enerji arzı, iletimi, dağıtımı ve tüketimi, geleneksel enerji kaynaklarından yenilenebilir enerji kaynaklarına (su, güneş, rüzgar, jeotermal, dalga, biokütle ve atıklar) ve bütünsel planlamaya doğru kayma eğilimindedir. Son dönemlerde küresel ölçekte özellikle güneş enerjisine olan ilginin arttığı görülmektedir. Panel ve hücre teknolojisinde yaşanan gelişmeler, kurulumların kolaylığı, zaman içerisinde düşen maliyetler ve çeşitli devletlerin aldıkları önlem ve sağladıkları teşvikler sayesinde, fotovoltaik sistemler kendisine küresel alanda oldukça önemli bir yer edinmiştir. Özellikle kablo kayıplarının azaltıldığı net elektriğin elde edildiği çatı sistemleri, güneş enerjisinin geleceği olarak düşünülmektedir. Uluslararası Enerji Ajansı’na göre 2050 yılına kadar güneş enerjisinin dünya elektrik ihtiyacının %11’ini karşılayacağı öngörülmektedir. Ancak güneş enerjisi, sürdürülebilir, temiz enerji kaynağı olmakla birlikte, elektrik üretiminin saat, gün ve mevsim ile doğru orantılı değiştiği kesintili bir kaynaktır. Bu nedenle enerji arzı güvenliği ve etkin kullanımı için enerji depolama teknolojileri de geliştirilmeye başlanmıştır. Bu teknolojiler, elektrik şebekelerinin daha etkin, verimli, düşük karbon emisyonlu ve güvenilir çalışmasına katkı sağlamaktadır. Enerjide dışa bağımlı olan, elektrik üretimi amacıyla kullanılan kömürün yüzde 90’ını, doğal gazın ise neredeyse tamamını yurtdışından ithal eden Türkiye, yenilenebilir enerji kaynakları bakımından zengin olmasına rağmen, sektörde henüz yenidir. Ancak Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti enerjide dışa bağımlılığı azaltmak amacı ile enerji üretim ve tüketiminde kaynak çeşitliliğini ve yerli enerji projelerini desteklemeye başlamıştır. 2023 yılı itibari ile doğalgaza dayalı elektrik üretim oranının %50’den %30’lar seviyesine çekilmesi, yenilenebilir enerji oranının da %30’lara erişmesi hedeflenmektedir. Türkiye’nin bu hedeflere ulaşabilmesi ve yenilenebilir enerji kaynaklarına çok daha fazla yatırım yapabilmesi için hem yüksek fiyatlı kurulum malzemelerinin yerli üretime geçilerek maliyetlerinin düşürülmesi, hem de gerekli finansman kaynakları ve mekanizmalarının oluşturulması gerekmektedir. Bu kapsamda makalede özellikle bu konuda öncü ülkelerden biri olan Almanya’daki gelişmeler ve finansal mekanizmalar irdelenerek, güneş enerji sistemlerinin teknik özellikleri, sistem kurulumları, bu konudaki çevresel yaklaşımlar ve tartışmalar ele alınacaktır. Ayrıca Türkiye’deki yasal/yönetimsel durumve finansman modelleri ile bütünsel enerji sistem yönetiminin Türkiye açısından önemi ortaya konmaya çalışılacaktır.
Today, the rapid population growth, the concentration of the population in cities, the urban planning, the energy efficiency and safety are not taken into account, the increased energy consumption in transportation, industry and housing, and as a result, the transformation into a consumer society, the demand for energy is increasing. However, in the context of the rising demand for energy and the fight against global climate change, global energy supply, transmission, distribution and consumption tends to move from traditional energy sources to renewable energy sources (water, solar, wind, geothermal, wave, biocarbons and waste) and to comprehensive planning. In recent years, the interest in solar energy has increased globally. Thanks to the developments in panel and cell technology, the ease of installation, the time-rise costs and the measures and incentives taken by various governments, photovoltaic systems have gained a very important place in the global field. In particular, roof systems where net electricity is obtained, where cable losses are reduced, are considered the future of solar energy. The International Energy Agency (IEA) estimates that by 2050 solar energy will meet 11% of the world’s electricity demand. However, while solar energy is a sustainable, clean source of energy, it is a cutting-edge source where electricity production changes properly in proportion to time, day and season. Therefore, energy supply safety and efficient use energy storage technologies have also begun to be developed. These technologies contribute to the more efficient, efficient, low-carbon and reliable operation of electric networks. Turkey, which is externally dependent on energy, imports 90 percent of coal used for electricity production and almost all of natural gas from abroad, although it is rich in renewable energy sources, is still new in the sector. However; the Government of the Republic of Turkey has begun to support the diversity of resources and local energy projects in energy production and consumption with the aim of reducing external energy dependence. By 2023 the rate of natural gas-based electricity production will be pulled from 50% to 30% and the rate of renewable energy will be reached 30%. In order for Turkey to
Field : Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler
Journal Type : Uluslararası
Relevant Articles | Author | # |
---|
Article | Author | # |
---|