Kullanım Kılavuzu
Neden sadece 3 sonuç görüntüleyebiliyorum?
Sadece üye olan kurumların ağından bağlandığınız da tüm sonuçları görüntüleyebilirsiniz. Üye olmayan kurumlar için kurum yetkililerinin başvurması durumunda 1 aylık ücretsiz deneme sürümü açmaktayız.
Benim olmayan çok sonuç geliyor?
Birçok kaynakça da atıflar "Soyad, İ" olarak gösterildiği için özellikle Soyad ve isminin baş harfi aynı olan akademisyenlerin atıfları zaman zaman karışabilmektedir. Bu sorun tüm dünyadaki atıf dizinlerinin sıkça karşılaştığı bir sorundur.
Sadece ilgili makaleme yapılan atıfları nasıl görebilirim?
Makalenizin ismini arattıktan sonra detaylar kısmına bastığınız anda seçtiğiniz makaleye yapılan atıfları görebilirsiniz.
 Görüntüleme 23
 İndirme 2
Kur’ân’ın Bazı Sahâbîlerin Dalâlette Olan Yakınlarıyla Mücadeleleri Üzerinden Verdiği Mesajlar
2021
Dergi:  
Tokat İlmiyat Dergisi
Yazar:  
Özet:

Kur’ân, peygamberleri gören müminlere bazı özel isimler vermiştir. Örneğin, Hz. İsa’nın davetine icabet edip ona destek olan bir grup mümin, âyetlerde, havariler olarak anılmıştır. Allah’tan gelen bir ilham vesilesiyle iman şerefine ulaşan bu zümre Hz. İsa’yı ilk tasdik edenler olup on iki kişidirler. Hz. Muhammed’in arkadaşları olan müminlerin Kur’ân’daki unvanları da muhacirûn ve ensardır. Bu kelimelerden ilki müminlerden, inançları uğruna mal, mülk ve yakınlarını geride bırakarak hicret edenleri; diğeri daha önce Medine’yi yurt edinmiş olanları ifade etmektedir. İkinci zümrenin bu vasıfla anılmalarının sebebi muhacirleri barındırıp onlara yardım etmiş olmalarıdır. Muhacirûn ve ensarın tümüne birden sahâbe denir. Sahâbe Resûl-i Ekrem’e gösterdikleri bağlılık ve teslimiyet, ona verdikleri destek, onun hayatında ve vefatından sonra İslâm’ın yayılması ve doğru anlaşılması için yaptıkları olağanüstü çalışmalar sebebiyle dinde önemli bir yere sahiptir. İslâm onların gayretleri vesilesiyle kök salmış ve sonraki nesillere ulaşmıştır. Kur’ân’ın, özelde Hz. Muhammed’e yaptığı “En yakın hısımlarını uyar.” hitabının muhatabı aynı zamanda tüm müminlerdir. Sahâbe, bu emir mucibince, dalâlet üzere olan yakınlarıyla alakadar olmaya gayret etmişlerdir. Onlar ve yakınları arasında cereyan eden hadiseler üzerine birçok âyet nazil olmuştur. Bu çalışmanın amacı, sebeb-i nüzûl rivayetlerinden hareketle, söz konusu âyetlerde kendilerine işaret edilen sahâbîler ve yakınlarının kimler olduklarına dair tespitlerde bulunmaktır. Ayrıca çalışmada, konuyla ilgili âyetlerin muhtevaların yer alan ve sahâbenin takındığı tavırları tasvip veya tashih eden ifadelerden yola çıkılarak, müminlerin, hak yoldan sapmış yakınlarıyla ilişkilerinde gözetmeleri gereken hassasiyetlere dikkat çekilecektir. Mücadele suresinin son âyetinde geçen “babaları” lafzının sebeb-i nüzulü ile ilgili olarak Hz. Muhammed’e dil uzatması nedeniyle Hz. Ebû Bekir’in, babası Ebû Kuhâfe’ye tokat atması olayı rivayet edilmiştir. Aynı âyette geçen “oğulları” ifadesi Bedir savaşında Hz. Ebû Bekir’in, müşriklerin safında yer alan oğlunu teke tek çarpışmaya çağırması; “akrabaları” ifadesi Hz. Ömer’in, dayısı olan Âs b. Hişâm b. el-Muğire’yi öldürmesi; “kardeşleri” lafzı Mus’ab b. Umeyr’in, müşriklerin safında yer alan kardeşini öldürmesi üzerine inmiştir. Hz. Ömer, Bedir esirlerinin Müslüman akrabaları tarafından öldürülmeleri yönünde bir talepte bulunmuş ve kardeşi Akîl’i öldürmesi için Hz. Ali’ye müsaade etmesini Resûl-i Ekrem’den istemiştir. Kaynaklarda Hz. Ali’nin bu teklifle ilgili herhangi bir beyanı yer almamaktadır. Ancak Bedir savaşı başlangıcında yapılan mübarezede Hz. Ali’nin akrabaları olan Utbe ve Velîd’i öldürdüğü bilinmektedir. İsmi geçen zevatın İslâm’a karşı çıkanları, akrabaları bile olsalar, affetmediklerine, icap ettiğinde öldürebildiklerine dair bu nevi rivayetler, onların, dinlerini her türlü değerin üzerinde tuttuklarının göstergesidir. Hz. Ebû Bekir’in oğlu Abdurrahman Müslüman olmadan önce de, olduktan sonra da, babasıyla birlikte, vahyin nüzulüne sebep teşkil eden bazı olayların merkezinde olmuştur. Örneğin En’âm suresinin yetmiş birinci âyetinde bahsi geçen, arkadaşları “bize gel” diye doğru yola çağırdıkları halde şeytanların saptırıp şaşkın bir halde çöle düşürmek istedikleri, ökçeleri üstünden gerisin geri dönen kimse ondan başkası değildir. Nisa suresinde geçen “Yeminlerinizin bağladığı kimselere hisselerini verin” ifadesi de o ve babasıyla (r.a.) alakalıdır. Daha önce babası ona, Müslüman olmadığı için, infak etmemeye ve malından hiçbir şey vermemeye yemin etmiş iken o Müslüman olunca Allah (c.c.) bu ifade ile kendisine payı kadar miras bırakılmasını emretmiştir. Ankebût suresinin sekizinci âyeti de Sa’d b. Ebî Vakkâs’a (r.a.), annesinin, dinini terk etmesini telkin etmesi üzerine nazil olmuştur. Söz konusu âyette, insana, ana babasının onu bir şeyi körü körüne Allah’a ortak koşması için zorlaması durumunda onlara itaat etmemesi uyarısında bulunulmuştur.

Anahtar Kelimeler:

The Messages Of The Quran Through The Struggles Between Some Companions Of Prophet Muhammad and Their Relatives Who Went Astray
2021
Yazar:  
Özet:

The Qur’an give a number of special names to the believers who saw the Prophets. For example, a group of believers who responded to Jesus’ invitation and supported him, is mentioned as the disciples in verses. This group who had the honour of faith upon an inspiration coming from Allah, was the first to accept Jesus and there were twelve people. The appellations of the believers who were friends of the Prophet Muhammad, are muhājirīn and ansār in the Qur’an. The first of these words refers to the believers who migrated by leaving their property and relatives behind for the sake of their belief; the other word refers to those who took Medina as their homeland before. The reason why the second group is mentioned with this quality is that they sheltered the immigrants and helped them. Muhājirīn and ansār are all called the companions of the Prophet Muhammad. The Companions have an important place in religion due to their loyalty and submission to the Messenger of Allah, their support to him, and their extraordinary efforts to spread Islam and being it understood correctly in his life and after his death. Islam rooted with the occasion of their efforts and reached the next generations. The addressee of the Quran’s “warn your closest relatives” which addressed to Muhammad in private, is also for all believers. In accordance with this order, the companions of Prophet Muhammad tried to be concerned with their relatives who were about to go astray. Many verses were descended upon the incidents which occured between them and their relatives. The aim of this study is to determine who the companions and their relatives are referred to in the aforementioned verses with reference to the reason for occasions of revelation. In addition, in the study, it will be drawn attention to the sensitivities which the believers should consider in their relations with their deviated relatives based on the expressions which approves or corrects the attitudes of the companions of Prophet Muhammad in the contents of the verses regarding the subject. It is narrated that the revelaing of the word of “fathers” in the last verse of the surah al-Mujādala was caused by Abu Bakr because of slapping his father Abu Quhafa who insulted the Prophet Muhammad. In the same verse, the word “sons” was revealed upon Abu Bakr’s call to his son who was on the side of the polytheists, to fight one-on-one in the Battle of Badr; the word “relatives” was revealed upon Umar killed his uncle Âs b. Hişâm b. al-Mughira and the word “brothers” was revealed upon Mus’ab b. Umayr killed his brother who was on the side of the polytheists. Umar asked the Messenger of Allah from whom he made a request that the captives of Badr be killed by their Muslim relatives, to allow Ali to kill his brother Akil. In the sources, there is no statement of Ali regarding this offer. However, it is known that he killed his relatives, Utbe and Walid, in one-to-one combat before the known war. These kinds of narratives regarding the aforementioned persons did not forgive those who opposed Islam, even if they were their relatives, and that they could kill them when necessary, are a sign that they placed their religion above all kinds of values. Abdurrahman, the son of Abu Bakr, who is together with his father both before and after he became a Muslim was at the center of some events which constituted the reason for the revelation. For example, the person who is mentioned in the seventy-first verse of the surah An’am, whom the devils wanted to mislead and threw into the desert perplexedly, even though his friends called him to the right way as “come to us”, was none other than him who turned back on his heels. The expression “Give their shares to those whom your oaths have bound” in the Surah Nisa is also related to him and his father. Before, while his father had sworn not to aid and not to give anything from his property to him as he was not a Muslim; Allah, with this expression, ordered him to leave as much as his share when he became a Muslim. The eighth verse of Surah Ankebut was revealed upon Sa’d b. Ebî Vakkâs’ mother suggested him to abandon his religion. In the aforesaid verse, man is warned not to obey his parents if they force him to commit sin of practicing idolatry or polytheism (shirk) against Allah blindly.

Anahtar Kelimeler:

Atıf Yapanlar
Bilgi: Bu yayına herhangi bir atıf yapılmamıştır.
Benzer Makaleler
Tokat İlmiyat Dergisi

Alan :   Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler

Dergi Türü :   Ulusal

Metrikler
Makale : 292
Atıf : 389
Tokat İlmiyat Dergisi