Edebiyat, insanlık tarihinden bu yana içinden çıktığı topluma ilişkin farklı düzeylerde bilgi taşımasına karşın yazınsal yapıtlar ile toplumsal gerçeklik arasındaki etkileşimlerin incelendiği çalışmalar oldukça yenidir. Yazınsal yapıtlar çoğu zaman içinde doğduğu toplumun kültürel değerlerine, inançlarına, siyasal ve ekonomik durumuna, düşünce biçimine ilişkin bilgi içerirler. Edebiyat sosyolojisi kapsamına giren çalışmalar, yazınsal yapıtların içerdiği toplumsal verileri anlamaya ve açıklamaya dayanır. 20. Yüzyılın etkin kadın yazarlarından Marguerite Duras, anne ve babasının mesleği nedeniyle bir Fransız sömürgesi olan Hindiçin’de doğup büyür. Çocukluğunu geçirdiği sömürge toplumu, yazarın benliğinde daha sonra yapıtlarına yansıyacak derin izler bırakır. Yaşadığı dönem itibarıyla birçok siyasal gelişmeye tanıklık eden Marguerite Duras, toplumsal hareketlerde etkin rol alır. Toplumsal konularda sağduyulu olan yazar, bir Fransız sömürgesinde geçen son yıllarını kurgulaştırdığı Sevgili (1984) adlı romanında yalnızca Çinli sevgilisiyle olan aşk öyküsünü anlatmakla kalmaz, sömürge toplumuna ilişkin birçok ayrıntıya ışık tutar. Romanda sömürenler ve sömürülenler arasındaki hiyerarşiden çıkan iki karşıt dünya betimlenir. Kuşkusuz gücü elinde tutan sömürgeci kesim, sömürülen toplumların üzerinde telafisi güç etkiler bırakır. Marguerite Duras kurgusunda, sömürgeci güçlerin sömürülen topraklardaki acımasız politikalarının toplumsal etkilerini yansıtır. Nitekim Fransız olmalarına karşın içinde bulundukları sefalet, yazar ve ailesini bölgedeki ayrıcalıklı beyazlardan ayırdığından, yerlilerle benzer koşullarda yaşarlar. Bu çalışma, yazarın sömürge düzenindeki anılarını ve deneyimlerini aktardığı Sevgili adlı romandan göstergeler aracılığıyla sömürgeciliğin toplum üzerindeki etkilerini ele almayı amaçlar.
Alan : Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|