Amaç: Kişilik özellikleri, öz-saygı, kişilerarası ilişkiler ve bilişsel beceriler gibi faktörler, özellikle duygudurum bozuklukları başta olmak üzere psikiyatrik bozuklukların risk faktörleri arasında sayılmaktadır. Hastalığın ortaya çıkması için tek bir risk faktörünün varlığı yeterli değildir. Genetik yapının olumsuz çevresel faktörlerle etkileşimi de önemlidir. Bu çalışmada, kadın hastalarda major depresyon epizodlarından önce psikososyal tetikleyici faktörlerin varlığını değerlendirmeyi amaçladık. Gereç ve Yöntemler: Psikiyatri polikliniğine başvuran ve SCID-1 ile major depresyon tanısı konulan toplam 62 kadın hasta retrospektif şekilde dizayn edilmiş olan çalışmaya alındı. Hastaların tanısal değerlendirmesinden sonra, depresif atak için tetikleyici faktörlerin varlığını değerlendirmek amacıyla ayrıntılı klinik görüşme yapıldı. Bulgular: Potansiyel tetikleyiciler olarak psikososyal faktörlerle ilgili olarak, hastaların 26’sı eşi ile ilgili iletişim ve uyum hakkında (%42), 10’u birinci derece akrabalarda hastalık varlığından (%16), 10’u da kayınvalidesi ve veya başka akrabalarıyla olan anlaşmazlıktan bahsetmiş olup 8’i taşınmadan (%13), 6’sı sevgiliden ayrılmadan (%10) ve 2’si de eş aldatmasından bahsetmiştir (%3). “Eş ile iletişim / uyum sorunu”, “kayınvalidesiyle / diğer aile üyeleriyle anlaşmazlık”, “sevgilisinden ayrılmak” ve “eşi tarafından aldatılmak” stresörleri “ilişki çatışması” grubunda toplandığında bu grubun depresyon ve anksiyete skorlarının ortalaması tüm gruplar arasındayüksek oranda bulunmuştur. Sonuç: Bu bulgular ışığında, özellikle kadınlarda depresyon atakları için tetikleyici faktörler olarak kişilerarası ilişkilerle ilişkili psikososyal faktörlerin önemli rol oynadığı sonucuna varılabilir. Bu faktörler arasında eş ile iletişim ve uyum sorunu özellikle dikkat çekicidir.
Alan : Sağlık Bilimleri
Dergi Türü : Ulusal
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|