Lenfadenomalar tükrük bezi tümörleri içinde oldukça nadir görülen bir gruptur. Parotis bezinde ileri yaşlarda sıklığı artmaktadır. Sebasöz ve non-sebasöz lenfadenomalar olmak üzere iki grupta incelenmektedir. Lenfadenomalar klinik, ultrasonografik ve morfolojik olarak birçok tükrük bezi tümörü ile benzer özellikler göstermektedir. Bizim olgumuzda sağ parotis lojunda şişlik şikayeti ile başvuran hastanın ultrasonografisinde görülen lezyon pleomorfik adenomu düşündürmüştür. İnce iğne aspirasyon biyopsisinde görülen lenfoid stroma ve epitelyal özellikler ilk olarak Warthin tümörünü akla getirmiştir. Ancak eksizyon materyalinde uniform özellikte lenfoid hücrelerin içinde sakin görünümde yer yer kistik yer yer solid epitel adalarının görülmesi, epitelde atipi, mitoz saptanmaması üzerine vaka da lenfadenoma düşünülmüştür. İncelenen kesitlerde sebasöz diferansiyasyon izlenmemesi ile de olgumuz ‘Non-sebasöz lenfadenoma’ olarak raporlandı. Literatürde lenfadenoma vakası oldukça az görülmektedir. Bunun sebebi belki de sonografik ve histomorfolojik benzerliğinden dolayı plemorfik adenom veya Warthin tümörü olarak yanlış tanı alan vakalardır. Patogenezinin net olarak aydınlatılabilmesi ve ayırıcı tanısında belli kriterlerin kullanılabilmesi için daha geniş çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır. Biz de non sebasöz lenfadenoma olarak raporladığımız bir vakayı sunarak literatüre katkı sağlamayı amaçladık.
Lymphadenomas comprise a very rare group of salivary gland tumors, the two types of which are defined as sebaceous and non-sebaceous lymphadenomas. In the case presented here, a patient presented with swelling in the right parotid gland, and the mass seen by ultrasonography was suggestive of pleomorphic adenoma. According to fine needle aspiration biopsy, the presence of lymphoid and epithelial cells first suggested a diagnosis of Warthin tumor. However, the presence of cystic degenerated ductal structures and the solid, benign nature of the epithelial islands intertwined with mature lymphoid cells in the biopsied specimen showed no sebaceous differentiation, and thus, the case was reported as “non-sebaceous lymphadenoma.” We aimed to present the relevant literature and our case of non-sebaceous lymphadenoma, whose clinicopathological features and etiopathogenesis are not clearly understood, since it is considered to be underreported due to its sonographic and histomorphological similarities to pleomorphic adenoma and Warthin tumor.
Alan : Sağlık Bilimleri
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|